Türkiye’ye sığınan Afgan göçmenler, DW Türkçe’den Burcu Karakaş’a savaş ve yoksulluktan kaçmak zorunda kaldıklarını anlattı. Aralarında düzensiz göçle gelenler olsa da vize alarak Türkiye’ye sığınanlar da var
“Taliban okulları kapatıyor, kız çocuklarının eğitimine izin vermiyor. Asit döküyorlar. Afganistan’ı terk etme sebeplerimizden biri de kızımızın asit dökülmeden okuyabilmesi…”
Sefiullah-Rengine Feyzi çiftinin henüz üç yaşında Sefiye adlı bir kızı var. Türkiye’ye bir sene önce gelen Afgan çift, İstanbul’un Esenyurt ilçesinde yaşıyor. Sefiullah Feyzi, babasından kalan araziyi “savaş ağası” olarak bilinen bir çete liderine satmayı reddettiği için ölümle tehdit edildiklerini ve bu nedenle Afganistan’ı terk etmek zorunda kaldıklarını anlatıyor. Feyzi çift, çoğu Afgan göçmenin aksine vize alarak Türkiye’ye gelmiş:
“Çok zor vize aldık. Bir aile düşmanımız nedeniyle vize almamız engellendi. Sonunda torpil kullandık ve epey para ödeyerek vizeye kavuştuk.”
Evlerini satıp Türkiye’ye gelme hikâyeleri böyle başlamış. Afganistan’daki yoksullukları, burada da devam ediyor. Sefiullah Feyzi, İstanbul’da çaydanlık yapımında, günde 10 saat çalışan bir işçi. Aylık kazancı, 2.400 TL. Bu paranın 1.600 TL’si ev kirasına gidiyor. Esenyurt’taki üç odalı evi, aynı aileden 11 kişi paylaşıyor. Yine çoğu Afgan göçmenin erişim imkânı olmayan geçici kimlik belgesini alabilmişler, ancak bugünlerde belgelerini yenilemeleri gerekiyor. Onun için de para gerekiyor. Fakat belge yenilemek için ödemeleri gereken paraları yok.
Sefiullah Feyzi, “Eğer yenileyemezsek kaçak olarak kalacağız. Sabrediyoruz” diyor.
Rengine Feyzi, iki aylık hamile. Üç kişilik çekirdek ailesinin maddi durumunun, yeni doğacak çocuğuyla daha da zorlanacağının farkında. Afganistan’da gittiği okulun Taliban tarafından saldırıya uğradığını, o günden sonra eğitimine devam edemediğini, ailesinin de okula gitmesine izin vermediğini söylüyor. Kocasının asker kuzeni, 25 yaşında Taliban tarafından öldürülmüş. Feyzi çifti, çocuklarının silah ve çatışmalardan uzak, eğitim alabilmelerini istiyor:
“Tabii ki Afganistan’ı özlüyoruz, memleketimizdir ama orada savaş olduğu için gidemiyoruz. Burada kalmak zorundayız. Türkiye’nin güzellikleri var ama fakirlikten dolayı hayat burada da zor. Her şey çok pahalı…”
“‘İkamet izni çıkartacağız’ diyenler tarafından dolandırıldım”
Afganistan’da, NATO birliklerinin çekilmesinin ardından Taliban’ın yeniden güç kazanmasıyla gözler, göç yollarına düşecek Afganlara çevrildi. Bu durumun diğer ülkelere göçü artıracağı endişesi ise Türkiye’de göçmen karşıtı söylemlerin yaygınlaşmasına neden oldu. Türkiye, ülkelerini terk eden Afganların uğrak rotalarından biri. Afganistan’ı terk edenlerin çoğu, düzensiz yollarla Türkiye’ye giriş yapıyor. Kolluk kuvvetleri tarafından yakalanan düzensiz göçmen listesinde başı, Afgan vatandaşları çekiyor. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Temmuz 2021 istatistiklerine göre, bu yıl 29 bin 118 düzensiz göçle Türkiye’ye gelen Afgan yakalandı. Bu sayı 2019’da 201 bin 437, 2020’de ise 50 bin 161 idi.
İstanbul’da Afganların en yoğun yaşadığı ilçelerden biri, Zeytinburnu. Ahmed Ferhad da burada yaşıyor. 20 yaşındaki Ferhad, üç sene önce Türkiye’ye nasıl geldiğini anlatıyor:
“Önce Pakistan’a gidiyoruz, oradan İran’a giriş yapıyoruz. İran’a kadar dağlarda yattık. Orada yemek falan yoktu. O zamanlarda, yani dolar yükselmeden önce, İran’dan Türkiye’ye gelmek için kaçakçılara 450 dolar ödeme yapmıştık.”
İstanbul’da yalnız yaşayan Ahmed Ferhad’ın kardeşleri, Almanya’da yaşıyor. Afganistan’da devlet memuru olan amcasının cinayete kurban gitmesi ve akabinde ailesinin de ölümle tehdit edilmesi üzerine 14 yaşında İran’a kaçtığını söylüyor. Afganistan’da okuduğu sırada her sene sınıf birincisi olduğunu söylüyor. Liseyi bitirebilmiş ancak devam edememiş. Ferhad’ın babası, doktor. O da tıp okumak istiyor ancak Türkiye’de halen ikamet izni yok ve çalışmak zorunda. Türkiye’de Temmuz 2021 itibari ile ikamet izni bulunan 51.527 Afgan var.
Ferhad, “‘İkamet izni çıkartacağım’ diyen kişiler paramı aldılar, dolandırıcılık yaptılar. Şimdi onları arıyorum, telefonumu açmıyorlar. Yaklaşık 5 bin liramı aldılar” diyor.
“Taksi şoförü taksimetreyi açmıyor”
Ferhad’a, ırkçı tepki ya da uygulamalarla karşılaşıp karşılaşmadığını sorduğumuzda “Bazen” yanıtını alıyoruz. 20 yaşındaki genç, “Müslüman kardeş olduğumuz için insanların çoğundan memnunuz. Ama aşağılayanlar da oluyor” diyor. Geçici kimlik belgesi olmadığı için HES kodu da olmadığını söyleyen Ferhad, HES kodu bildirme zorunluluğu olan toplu taşıma araçlarını kullanamıyor:
“Metroyla herhangi bir yere gidemiyorum. Taksiyle gitmek zorunda kaldığımda iki kat para vermek zorunda kalıyorum. Taksi şoförü taksimetreyi açmıyor. ‘Bu kadar para vereceksin, götüreceğim seni’ diyor.”
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2020 sonu itibari ile Türkiye’de en çok uluslararası koruma başvurusu yapanlar, Afganlar. Geçen sene 22 bin 606 Afgan, uluslararası koruma için başvuruda bulundu. DW Türkçe’ye konuşan Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği kurucularından Zakira Hekmat, Afganistan’daki durumun giderek kötüleştiğini ifade ediyor:
“Taliban, sivil halkın evlerine giriyor. Gittiği köylerde para istiyor. Kadın ve kız çocuklarını ‘Erkek olmadan evden çıkamazsınız’ diye tehdit ediyor. Bazı yerlerde okulları kapattı şu an. Çoğu insan dağlara sığınmak zorunda kalıyor.”
Hekmat, Türkiye’deki durumun özellikle Afgan genç erkekler için zor olduğunu da hatırlatıyor. Bekar Afgan erkeklerin üç senedir kayıt altına alınmadığını belirterek gelenlerin Avrupa’ya gitme hayali kurduğunu dile getiriyor.
“Burada kazanıp anne-babamıza bakıyoruz”
Afgan vatandaşların ülkelerini terk etmelerinde iki neden ön plana çıkıyor: Savaş ve yoksulluk. 22 yaşındaki İlhan, çocuk yaşta yoksulluk nedeniyle ailesinden ayrı kalmış. Dokuz sene önce Afganistan’ın başkenti Kabil’den yola düşen İlhan, düzensiz yollarla Türkiye’ye gelen göçmenlerden bir diğeri. Çoğu Afgan genç erkek gibi o da Zeytinburnu’nda bir tekstil atölyesinde çalışıyor. Burada kazandığının büyük kısmını her ay Afganistan’daki ailesine gönderiyor. Türkiye’ye gelme sebebini, “iş yoktu” diye özetliyor. İlhan’ın da geçici kimlik belgesi yok, yani İstanbul’daki hayatını kayıt dışı idame ettiriyor:
“Hâlâ kaçağız. Kimlik, hiçbir şeyimiz yok. Ama kimseye zararımız yok. Sabah işe geliyor, akşam gidiyoruz. O kadar. Anne-babamıza bakarız, ondan yani.”