Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Türkiye’de hak savunuculuğuna ilişkin bir rapor hazırladı, hak savunucularının gerçeğe aykırı bir biçimde ‘devlet düşmanı’, ‘terörist’ ve ‘vatan haini’ itham edildiğini belirtti. Tutuklamalara dikkat çeken Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, “Rehin politikaları devam ediyor” dedi.
Uluslararası Af Örgütü tarafından hazırlanan Türkiye raporunda, insan hakları savunucularının yaşadığı zorluklar anlatıldı. Raporda, 21 aydır devam eden OHAL’de, insan hakları için seslerini yükseltmekte ısrar edenlerin ağır bedel ödediği belirtildi.
Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye şubesi, ‘Fırtınaya Göğüs Germek: Türkiye’deki Korku ikliminde İnsan Haklarını Savunmak’ başlıklı bir rapor hazırladı.
Rapor için tanıklığına başvurulan İnsan Hakları Derneği Genel Sekreteri Osman İşçi, hedefin, korku iklimini korumak olduğunu belirterek “Polis tarafından gözaltına alındığınızda aileniz için çok korkuyorsunuz. Bu durum keyfi, öngörülebilir değil, etkin bir biçimde itiraz edemediğiniz için de cezasızlık söz konusu” dedi.
Afrin’e gerçekleştirilen ‘Zeytin Dalı Harekatı’ hakkında yönelttikleri eleştiriler nedeniyle ‘örgüt propagandası yapmak’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek’ ile suçlanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) üyelerinin gözaltına alınmış olmasıyla ilgili olarak da “Muhalefete yönelik hoşgörüsüzlüğün en bariz örneği” tanımlaması yapıldı.
‘Muhalif sesleri susturma amacıyla tehdit, iftira’
Tutuklu bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın da durumuna dikkat çekilerek, yöneltilen temel suçlamanın ByLock uygulamasını telefonuna indirmesi olduğu, bu iddiayı destekleyici herhangi bir inandırıcı kanıtın sunulamadığı belirtildi ve “Ancak herhalukarda bir mesajlaşma uygulamasının kişinin telefonunda bulunması ‘terör’ suçu işlendiğine dair bir kanıt olarak kabul edilemez” dendi.
Raporda ayrıca, insan hakları aktivistleri Orhan Kemal Cengiz, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Murat Çelikkan ve Eren Keskin hakkında devam eden yargılamalara da yer verildi.
Af Örgütü, muhalif sesleri susturma amacıyla gerçekleşen tehdit, iftira ve yıldırmalara dikkat çekerek şöyle dedi: “İnsan hakları savunucularını kamuoyu önünde (ve gerçeğe aykırı bir biçimde) ‘terörist’, ‘darbe savunucusu’, ‘vatan haini’, ‘yabancı ajan’, ‘düşman yandaşı’, ‘casus’, ‘devlet düşmanı’ olmakla ya da ulusal veya ahlaki değerlere karşı çıkmakla itham ettiği birçok örnek mevcut. Son beş ay içinde toplanma özgürlüğü üzerindeki haksız kısıtlamalar ve protestoların bastırılması için aşırı güç kullanımı rutin bir hale geldi. Son üç yılda İstanbul ve Ankara’da birden fazla Onur Yürüyüşü etkinliği yasaklandı. Ankara Valiliği olağanüstü hal yetkilerini kullanarak Alman LGBTİ Film Günleri Etkinliği’ni, ‘organizasyona katılacak olan grup ve şahıslara yönelik olarak birtakım toplumsal duyarlılıklar nedeniyle bazı kesimler tarafından tepki gösterilebileceği ve provokasyonlara neden olabileceği’ gerekçesiyle yasakladı.”