Tunus, Mısır, Cezayir, Sudan’dan sonra ve şimdi de Sri Lanka halkının gösterdiği gibi, “Adamlar” ancak böyle gidiyorlardı.
Ekonomik ve siyasi krizi giderek derinleşen Sri Lanka, 20 yıldır ülkeyi yöneten Rajapaksa ailesinin rejimine karşı kitlesel protesto eylemleriyle aylardır sarsılıyordu. Olayların şiddeti cuma günü arttı, protesto gösterileri hızla büyüdü, kitleler başkanlık sarayına yöneldiler. Cumartesi günü protestocular polis kordonunu aşarak saraya girdiler; ardından başkanın evini yaktılar. Başkan Gotabaya Rajapaksa ailesiyle birlikte kaçarak güvenli bir yere sığınmaya gitti.
Aile rejimi, talan ve ekonomik kriz
Ülkenin büyük toprak sahiplerinden Rajapaksa ailesi 1950’lerden bu yana Sri Lanka’da siyasi yaşamı belirliyordu. Ancak ailenin, devleti ele geçirmesinin 2005 yılında Mahinda Rajapaksa’nın devlet başkanı olmasıyla başladığı söylenebilir. Bu adam Tamil Kaplanları’nın 30 yıllık özgürlük mücadelesini çok kanlı, uluslararası alanda soykırım suçlamalarını gündeme getirecek biçimde bastırdı. Kardeşi Gotabaya Rajapaksa savunma bakanıydı ve katliamlardan büyük ölçüde sorumluydu.
Rajapaksa ailesi 2015 yılında seçimleri kaybettikten kısa süre sonra, gündemdeki seçimlerden birkaç ay önce gerçekleşen büyük bir terörist saldırının ardından gelişen ortamda giderek daha dinci, (Budist) ve ırkçı-milliyetçi (Sinhala) bir politikayla, “Güçlü adam” imajıyla, yeniden rejimin başına geçti. Bu kez Başkan Gotabaya, Başbakan Mahinda’ydı. Maliye Bakanlığı’na da Basil Rajapaksa çökmüştü.
Rajapaksa rejimi bundan sonra bir taraftan daha da baskıcı bir karakter kazanırken, Sri Lanka ekonomisi de ailenin yolsuzlukları, hırsızlıkları, inşaata, dev ancak verimsiz projelere yönelik yatırımların, kötü ekonomik yönetimin altında giderek bozuluyordu. Geçen yıl ekonomi tamamen kontrolden çıktı, derin bir kriz patlak verdi. Sri Lanka’nın döviz rezervleri eridi, dış kaynak durdu, ülke borçlarını ödeyemez bir konuma düştü. Bu yıl mayıs ayında Sri Lanka Başkan Gotabaya’nın deyimiyle iflas etti. Resmi enflasyon yüzde50’nin üzerindeydi.
Artık gerekli temel malları ithal edecek döviz tükenmişti, başta temel gıda malları olmak üzere, petrol, kimi yaşamsal ilaçlarda kıtlık, su sıkıntısı, dolayısıyla açlık, çaresizlik gelişmeye başladı. İnsanlar benzin, mazot kuyruklarında saatlerce bazen günlerce bekliyordu. Bu kuyruklarda sıcaktan ve yorgunluktan 15 kişi fenalaşarak yaşamını yitirdi. Giderek “temel hizmetler” dışında kalan işlerde çalışanların taşıt kullanması yasaklandı.
Colombo’da ‘Gezi ruhu’
Rejime karşı protesto eylemleri yoğunlaşırken geçtiğimiz baharda Colombo’nun ünlü Galle Face Parkı Meydanı’nda bir “Protesto Kampı” kuruldu. 9 Mayıs’ta sarayda toplanan rejim taraftarı bir grup, bu kampa yürüyerek barışçı yollarla kendilerini ifade eden göstericilere saldırdılar. Şiddetli çatışmalar patlak verdi. Çatışmalar, protesto eylemleri ülkenin her yanına yayıldı. Protesto eylemleri böylece hızla rejimin kontrolünden çıktı ve tırmanmaya başladı. Başbakan Mahinda istifa etmekle kalmadı, kaçarak bir askeri birliğe sığındı.
Başkan Gotabaya, kardeşi istifa edince onun yerine yeni bir başbakan atadı, kimi tavizler vermeye hazır olduğunu açıkladı; böylece iki yıl daha başkan olarak kalabileceğini, dönemini tamamlayabileceğini düşünüyordu. Halkın ise aklında başka bir hesap vardı. Onlar, Rajapaksa ailesinden ve rejimlerinden tamamen kurtulmaya kararlıydılar.
Geçen hafta protesto eylemleri yayıldı ve büyüdü. 9 Temmuz için planlanan eylemlere katılmak için ülkenin her yerinden başkente akan on binlerin öfkesi cumartesi saraya yöneldi, güvenlik güçlerinin duvarını aştı, içeri girdi. Rajapaksa ailesi çoktan ortadan kaybolmuştu.
Tunus, Mısır, Cezayir, Sudan’dan sonra ve şimdi de Sri Lanka halkının gösterdiği gibi, “Adamlar” ancak böyle gidiyorlardı.