4.9 C
İstanbul
23 Kasım Cumartesi, 2024
spot_img

“Açlık, yoksulluk, sömürü, baskı kaderimiz değil. Yeni 15-16 Haziranlar yaratmak için mücadeleye”

Yeni 15-16 Haziranlar yaratmanın ve sömürü düzenine son vermenin mümkün olduğu kaydedilen İzmir'deki açıklamada, işçi ve emekçiler örgütlü mücadeleye çağrıldı.

İzmir’de 15-16 Haziran direnişinin 54. yılında Karşıyaka’da çarşıda yürüyüş düzenlendi, İZBAN önünde açıklama yapıldı. “54. yılında 15-16 Haziran direnişi yol gösteriyor” pankartının açıldığı yürüyüşte atılan sloganlarla direnenler selamlandı, 15-16 Haziran’dan öğrenileceği vurgulandı.

Basın metnini okuyan Koralp Selçuk, “Açlık, yoksulluk, sömürü, baskı kaderimiz değil. Yeni 15-16 Haziranlar yaratmak için mücadeleye” çağrısı yaptı. 15-16 Haziran direnişinin tarihini hatırlatan Selçuk, AKP-MHP iktidarının işçi ve emekçi, halk düşmanı politikalarına dikkat çekti. Sermaye odaklı rant politikalarıyla halkları ölüme mahkum eden iktidarın; MESEM uygulamalarıyla çocukların iş cinayetlerinde katledilmesini, ÇEDES ile itiraz etmeyen bir nesil yaratmayı hedeflediğini vurguladı.

Basın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

“1970’de AP hükümeti, bütün işkollarında Türk-İş’i yetkili kılmak, DİSK’i ortadan kaldırmak için 274 sayılı sendikalar kanunu ve 275 sayılı toplu iş sözleşmesi ile grev lokavt kanununda sermaye adına istenen değişiklikleri kapsayan bir düzenleme gerçekleştirildi.

“Emekçilere saldırılar AKP iktidarından had safhaya ulaştı”

İşçi sınıfı, kimi sendika ağalarının engelleme ve direnişi kırma hamlelerine rağmen, 15-16 Haziran 1970’de DİSK öncülüğünde, Kocaeli ve İstanbul başta olmak üzere bir çok ilde 150 bin işçinin katıldığı büyük direniş olarak tarihe geçmiştir. Nitekim, bu direnişin etkisi ve korkusuyla bu değişiklik sonraki yıllarda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.
Aradan geçen yıllar boyunca uygulanan neoliberal politikalarla emeğin hakları birer birer budanırken, örgütlü yapıları da etkisizleştirilmiştir. Emekçi sınıfları hedef alan bu saldırılar 22 yıllık AKP iktidarı döneminde had safhaya ulaşmıştır.

Özelleştirme, taşeronlaştırma ve sendikasızlaştırma uygulamalarıyla iş güvencesi azalmış, esnek çalışma biçimleri yaygınlaşmış, kayıt dışı istihdam artmış, çalışma koşulları ağırlaşmış, ücretler düşmüş, emekçilerin hak arama talepleri polis şiddetiyle bastırılmıştır.
İktidar tarafından, sermayenin önündeki tüm taşlar temizlenirken halka zulüm edilmektedir. Öyle ki, son bir yıllık uygulamalar 22 Yıllık AKP iktidarının egemen sınıflar lehine yürüttüğü çalışmaların bir özeti gibidir.

“Devlet bir sermaye aygıtı olarak işçilerin karşısına dikildi”

Şimşek’in reçeteleri sadece yoksullaşma getirdi. Savaş politikalarına hız verildi. Emekçilerin hanesine yıldırım düşerken, sermayeye teşvik, yağma ve talan kapısı ardına kadar aralandı.
Orta Vadeli Program, sermayenin çıkarlarını gözeten, krizin yükünü emekçilerin sırtına yıkma programdır. Tasarruf adı altında haklara el atıldı, esnek çalışma düzeni gündeme getirildi.

Kamudan metale, öğretmeninden sağlıkçısına “Geçinemiyoruz” diyen işçi ve emekçiler şiddetle karşılandı. Valisinden müftüsüne, polisine, jandarmasına tüm araçlarıyla devlet bir sermaye aygıtı olarak işçilerin karşısına dikildi.

İliç’teki siyanürlü maden faciası, yerli ve yabancı sermayenin yağmasının vardığı noktayı gözler önüne serdi.

Depremzedeye konut sözü tutulmadı, rezerv alanla halkın elindekine çökmenin planı yapıldı. Kıyı yağmasına hız verildi.

Eğitim sisteminde ve okullarda iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda piyasacı ve dinci bir kuşatmanın yaşandığı bilinmektedir. Öğrencilerin patronlara ucuz iş gücü olarak sunulmasının önü MESEM’lerle açıldı, çocuk sömürüsü resmileştirildi. 9 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Yine ÇEDES ile gerici müfredatla itiraz etmeyen bir nesil projesinin adımları atıldı.

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ismiyle kamuoyuna açıklanan ve yüz yıl öncesinin dahi gerisinde olan müfredat, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından imzalandı.
İktidar tarafından kadın düşmanı politikalar izlenmeye devam etti. 1 yıl içinde 352 kadın katledildi, 236 şüpheli ölüm yaşandı. İktidar zaten kısıtlı olan kadınların haklarını tartışmaya açtı.

“Sermayenin karlarına kar, zenginliklerine zenginlik kattığını görüyoruz”

Açlık sınırının 19 bin, yoksulluk sınırının 62 bin lira olduğu ülkemizde, asgari ücret 17 bin liradır. Üstelik Hükümet Merkez Bankası’nın talebiyle de, Temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılmayacağını, kaynak olmadığını açıkladı.

Son 1 yılda geniş tanımlı işsiz sayısı 1 milyon 235 bin artarak 8,3 milyondan 9,5 milyona yükseldi. On binlerce işçi işten atıldı. İş cinayetlerinde 2024 yılının ilk üç ayında en az 425 işçi hayatını kaybetti.

Bunların yanı sıra “Yeşil dönüşüm” diye pazarlanan HES’ler, su kıtlığına yol açarken fabrikalardan, tesislerden akan kimyasallar nedeniyle kullanılmaz hale gelen akarsuların sayısı da oldukça fazla. Tüm bunlara rağmen, tablonun diğer yüzünde ise sermayenin karlarına kar, zenginliklerine zenginlik kattığını görüyoruz.

Şöyle ki, işçi ve emekçilere, halkın sağlık, eğitim ve sosyal harcamalarına gelince kaynak yok açıklamaları yapan iktidar için silahlanmaya, savaşa gelince kaynak var! Oysa emekçilerden kesilen dolaylı, dolaysız vergiler, sömürüden elde edilen muazzam kârlar var. Kaynak yok denirken, yandaş şirketlerin, holdinglerin milyonlarca lira vergi borçları silindi, devlet bankalarından milyonlarca lira kredi akıtıldı.

“Toplumun geniş kesimlerine gözdağı vermek için saldırdıkça saldırıyorlar”

Diğer yandan sermayenin çıkarlarını koruyan devletin, siyasi iktidarın bu süreçte saldırılarını daha da yoğunlaştırdığı bir süreçten geçiyoruz. Toplumun geniş kesimlerine gözdağı vermek için saldırdıkça saldırıyorlar.

İstanbul’da 1 Mayıs’a, Taksim yasağı ve direnme iradesi damgasını vurdu. Devrimci-ilerici güçler, işçiler, emekçiler, gençler tehdit ve saldırılara boyun eğmeyeceklerini gösterdiler. 1 Mayıs günü 200’ü aşkın kişi gözaltına alındı. 1 Mayıs sonrası yapılan ev baskınlarıyla gözaltına alınan arkadaşlarımızdan 76’sı tutuklandı.

Saray rejimi, Van’dan sonra Hakkari’de DEM Partili seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyım atadı. Milletvekili Can Atalay cezaevinden çıkarılmadı, Kürt siyasetçilere yüzlerce yıl ceza yağdırıldı.

Sermaye arayışı ve dış politikadaki sıkışmışlığı çözmek isteyen iktidar ABD ve NATO’cu çizgiye daha sıkı sarıldı. Siyonist İsrail’in katliamlarına rağmen, İsrail’le ticaret ancak aylar sonra halkın tepkisi üzerine kısıtlandı. İsrail’le ticareti kes diyenlerin evleri basıldı.
Cezaevlerinde baskı, işkence ve tecrit politikası hız kazandı.

“Tek yol birleşik mücadeledir”

Tüm bunlar bize şunu göstermektedir: Devletin, iktidarın baskılarına, saldırılarına karşı direnmenin tek yolu sokaktır. Sermaye düzenin saldırılarına karşı, kazanılmış haklarımızı korumak, daha fazla hak almanın tek yolu topyekûn direniştir. Sermaye düzeninin, ekonomik, sosyal yıkım saldırılarına, savaş politikalarına, tutuklama terörüne karşı tek yol birleşik mücadeledir.

Fabrikalarda ve hayatın olduğu her yerde sömüren sınıfın karşısına işçi sınıfı olarak çıktığımızda hak ettiğimizi alabilir, sömürüye son verebiliriz.

İşçi ve emekçileri, ezilen ve sömürülen kesimleri kapitalist sömürü düzenine karşı şanlı 15-16 Haziran direnişi ruhuyla örgütlenmeye, mücadeleye davet ediyoruz.”

İmzacı kurumlar: Alınteri, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Dostluk ve Kültür Derneği (DKDER), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Emekci Hareket Partisi (EHP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Enternasyonel Komünist İşçi Birliği (EKİB), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), İşçi-Sen, Kaldıraç, Komünist Köz, Partizan, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Söz ve Eylem

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol