8.3 C
İstanbul
24 Kasım Pazar, 2024
spot_img

ABD VE DEMOKRASİ İHRACATI (!) 4 – Hakkı Taşdemir

           Fotoğraf: Endonezya Komünist Partisi gençlik kanadının üyeleri götürülürken (1967)

 

ENDONEZYA 1965 YA DA KAYDA GEÇMEMİŞ SOYKIRIM

Endonezya, topraklarının bir kısmı Güneydoğu Asya’da bir kısmı ise Okyanusya’da bulunan adalar ülkesi. Dile kolay tam 17.000 ada. Buna rağmen kara komşuları da var. Papua Yeni Gine, Doğu Timor ve Malezya. Kimi adaların ortak paylaşımından oluşmuş bu kara sınırları. Toprakları hayli geniş yaklaşık 1.905.000 kilometrekare Doğal kaynakları zengin, ekolojik çeşitliliği yüksek bir ülkedir burası. Hal böyle olunca da sömürgecilerin dikkatini çekmiştir doğal olarak. Önce Portekiz’in ardından Hollanda’nın sömürgesi olmuş bu topraklar. İkinci büyük paylaşım savaşında ise Japonya’nın işgaline uğramış.

17 Ağustos 1945 Japonya’nın teslim olması sonrasında bağımsızlığını kazanmış Endonezya. Bir burjuva milliyetçisi olan Ahmet Sukarno devlet başkanı oldu.

Ahmet Sukarno bir burjuva milliyetçisi idi ama ülkenin bağımsızlık mücadelesinde komünistlerin çok büyük bir rolü olmuştu. Son derece güçlü bir blok oluşturmakta idi komünistler. Yapılan serbest seçimlerde %16 oy oranına ulaşacak kadar güçlü. Sayıları milyonları bulan üyesi ile Rusya ve Çin komünist partilerinden sonra dünyanın en büyük komünist partisi idi Endonezya Komünist Partisi (PKI). Parti bu kadar güçlü olunca yönetime de etkili oluyor elbette. Nitekim 50 li yıllar Sukarnao’nun ülkede antiemperyalist bir çizgide politika yapması ile geçti.

Bu süreçte yabancı şirketler devletleştirildi, ülke bağlantısızlar hareketinin kurucuları arasında yer aldı daha da önemlisi PKI giderek güçlenip ülkenin en önemli politik aktörlerinden biri arasına girdi. 1955 seçimlerinde oy oranı %16 yı geçmiş, üye sayısı 1,5 milyona ulaşmıştı. Sendikalar ve STK lar aracılığı ile yaklaşık 10 milyonluk bir kitleyi kontrol edebilmekte idi parti. Sukarno da bu gelişmeyi görmezden gelmemiş hükümette Marksist politikacılara da yer vermişti.

Gelişmeler Kuzey Atlantik’te kurulu haydut devleti son derece rahatsız etmekte idi. Zengin doğal kaynakları, florası ve faunası ile tüm emperyalist güçlerin ağzını sulandıran ülke tamamen kontrol dışına çıkmak üzere idi. İşin bir de stratejik boyutu var ABD nin savaş halinde olduğu Güney Vietnam’a da çok yakındı Endonezya. Ülkenin tamamen kontrol dışına çıkması halinde Vietkong gerillalarına askeri ve lojistik destek sağlayacak bir üs kurulması olasılığı vardı. CIA nın duruma vaziyet etmesi gerekiyordu.

Derhal pozisyon alındı ve yönetime muhalif üst düzey subaylarla temasa geçildi. Sukarno’yu devirip yere yerine general Suharto’yu geçirmek için el el gönül birliği ile çalışmaya başladılar.

Bir provokasyon yaratıldı önce altı muhalif general kaçırılarak katledildi. Olayla hiçbir ilişkisi olmayan komünistler de sorumlu ilan edildiler.

Olayla ilgili bir iftira kampanyası başlatıldı. İğrenç vahşet hikayeleri uyduruldu. Bunlardan biri şöyle: “Komünist kadınlar kaçırılan generallerin penislerini kesip gözlerini oydular”

Otopsi sonuçları bunun gerçeği yansıtmadığını kanıtlasa da gözü dönmüş antikomünist çeteler iplerini koparmışlardı artık. Askeri desteği de arkalarına alıp binlerce komünist kadını işkence ile öldürdüler bir o kadarına da tecavüz ettiler. Sonrasında ise hepsini öldürdüler.

Muhalif basının da desteğini alan Suharto meydana gelmiş bu kaos ortamından da yararlanarak bir darbe gerçekleştirdi ve Sukarno’yu devirerek iktidara geldi. (1967)

Sonrası ise tam bir trajedi. 1965’te başlayan komünist kıyımı hızlanarak devam etti. 1965-1968 yılları arasında bir milyonu aşkın komünist katledildi. PKI’nın ülkedeki varlığı sona erdi.

Bugün sürgünde bir PKI var mıdır? Bilemiyorum. Katliamdan kurtulanlar kurmuşlardı yurtdışı bürosunu ama aradan geçen yıllarda partiye yeni katılımlar olmadıktan sonra ülkesinden yalıtılmış bir parti ne kadar yaşayabilir ki?

Kaldı ki 2000’li yılların başında bile Endonezya’da hala kara listede idi parti ve hayatta olduğu düşünülen üyeleri.

Olaylar bu kadar.

Peki nereden çıkardım bu işte CIA parmağı olduğunu?

2015 yılında ABD bazı belgelerin üzerindeki gizli damgasını kaldırdı. Tam 30.000 sayfa. Hepsi “security archive” internet sayfasında dijital olarak. 39 dosya halindeki bu belgeler yukarıda anlatmaya çalıştığım dönemde ABD elçiliğinin raporlarını ve yazışmalarını içeriyor. Bu raporlara göre elçilik görevlileri “antikomünist temizlik hareketi” ile ilgili günlük tutmuş, zaman zaman da gelişmelerden Washington’u haberdar etmişler. Yaptıkları bununla da kalmamış. Endonezya’daki komünistlerin isimlerini ve bulunabilecekleri yerleri de servis etmişler antikomünist çetelere.

20.yüzyılın en büyük insanlık suçu ve gerçek bir soykırımdır bu yaşananlar. Faili belli 50 yıl sonra itiraf etmiş. Yine aynı belgelere göre Almanya da suç ortağı ABD’nin. Ne de olsa soykırım deneyimleri var.

Suharto sonrasında Endonezya kapitalist emperyalist sisteme tamamen entegre edildi.

Unutmadan ekleyeyim :

1965 de Nixon, domino etkisi ile Endonezya’daki ham madde kaynaklarını tehlikeye sokacağını düşündükleri için Kuzey Vietnam’ı bombaladıklarını itiraf etmişti.

1968 de ise Endonezya’yı Güney Asya’daki en büyük ikramiye olarak niteledi.

Sanırım yeterli bu kadar kanıt ne dersiniz?

**

SON SÖZ

Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

“Tarih”i “tekerrür” diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

Safahat, yedinci kitap, Mehmet Akif Ersoy

                                                                                                               15 Mart 2022

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol