11.8 C
İstanbul
19 Ekim Cumartesi, 2024
spot_img

ABD ve Demokrasi İhracatı(!) 2 – Hakkı Taşdemir

 

                                                                                                      Fotoğraf: 1952 Mısır

MISIR VE İRAN OPERASYONLARI

MISIR

1952 yılında iktidara gelmişti Camal Abdülnasır. Bir yandan ülkenin askeri yönden güçlenerek İsrail karşısında güçlü bir duruma gelmesi için çaba gösterirken diğer yandan da Mısır’ın kalkınması için uğraşmakta idi. Askeri yönden güçlenme çabaları batılı ülkeler tarafından soğuk karşılanınca SSCB ve Avrupa’daki sosyalist ülkelerle yakınlaşmaya gitti. Ve bu ülkelerden aldığı silahlarla ordusunu güçlendirdi. Öte yandan Asvan Barajı’nın inşası da Mısır için hayati bir konu idi. Ancak bu inşaatın gerçekleşebilmesi için gerekli kaynak yoktu Mısır’da. Proje finansmanı için ABD den kredi talep etti ve reddedildi. Gerekçe belli: SSCB ile yakın ilişkileri.

Bunun üzerine Nasır radikal bir karar aldı. Süveyş kanalının işletmesini yabancı şirketlerin elinden alıp devletin denetimine vermek. Kanalın işletmesinden elde edilecek gelirle gerçekleştirecekti baraj inşaatını.

Bu karar üzerine koptu fırtına. İngiltere ve Fransa körfez ülkelerinden gelen petrolün SSCB’ye yakınlaşmış Mısır’ın kontrolüne geçmesini sakıncalı buldular. Üstelik Kanal işletmeciliğinden para kazanan şirketler bu iki ülkede kurulu idiler.

Aralarına İsrail’i de alarak bir plan hazırladılar. Buna göre İsrail Mısır’a saldıracak; İngiltere ve Fransa ise savaşanları ayırmak bahanesiyle bölgeye asker çıkartıp kanalı işgal edeceklerdi. İki ülke arasındaki çatışmalar durdurulduktan sonra ise “daha başka çatışmaları önlemek ve dünya ticaretinin bölge savaşlarından etkilenmemesini sağlamak” amacıyla bölgede kalıcı bir İngiliz-Fransız birliği konuşlandırılacaktı.

ABD planın dışında kalmayı tercih etti. Başka bir hesabı vardı.

Üçlü ittifak ilk ağızda başarılı oldu İsrail Mısır’a saldırdı hemen ardından İngiliz ve Fransız kuvvetleri Mısır’ı işgal ettiler.

Ancak Nasır direndi. Deviremediler Nasır’ı. Süveyş’in kontrolünü de kaybetmedi Nasır. Bu gelişmelerde elbette SSCB’nin Mısır’dan yana ağırlığını koyması önemli rol oynadı. 1956 yaz aylarında başlayan harekat yıl sonuna kalmadan İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin daha sonra da İsrail’in çekilmesi ile sonlandı. Bölgeye Kanada’nın önerisi ile oluşturulan barış gücü askerleri yerleşti.

ABD, İngiltere ve Fransa’nın Ortadoğu’daki gücünün kırılmasını istemişti. Böylelikle körfez ülkelerindeki petrolün kontrolünü kolaylıkla sağlayabileceğini düşünüyordu. Bunun dışında İngiltere ve Fransa’ya kendisinin destek vermediği hiçbir harekatta başarılı olamayacakları mesajını vermek istemişti.

Son derce başarılı oldu. Mısır’ı gözden çıkarmış, karşılığında kapitalist sistemin tek patronu olduğunu kabul ettirmişti dünyaya.

Mısır’da darbe gerçekleştirmek isteyen İngiltere’de hükümet devrildi. Yeni hükümet ve sonrasında gelenler ABD onayı olmadan hiçbir harekata girişmediler (Tek istisnası Falkland adaları harekatıdır). Fransa’da dördüncü cumhuriyet sona erdi, De Gaulle iş başına geldi (Beşinci Cumhuriyet). Fransa bu tarihten sonra ABD ile mesafe koydu arasına. Bedelini de dünyadaki politik etkisinin azalması ve sömürgelerinin elinden çıkması ile ödedi.

ABD patronluğunu ilan ederken Nasır da Arap dünyasının yükselen yıldızı oldu.  Arap ülkelerinin bir kısmında milliyetçilik güçlendi ve SSCB ile yakınlaşma girişimleri ortaya çıktı. Bir kısım Arap ülkesi Batı’ya mesafe koymuştu ama artık ABD kapitalist dünyanın tartışmasız patronu haline gelmişti. Artık dilediği yere rahatlıkla “demokrasi” (!) götürebilirdi.

                                                                                            Fotoğraf: Cemal Abdulnasır

İRAN DARBESİ

İran Başbakanı Muhammed Musaddık ülke petrolünün kamulaştırılmasından yana idi ve bu doğrultuda çalışmalarına başlamıştı. Ülkede son derece güçlü idi başbakan. O kadar güçlü idi ki onun görüşlerini paylaşmayan İran Şahı ülkeyi terk edip yönetimi tamamen Musaddık’a bırakmak zorunda kalmıştı.

Atlantik’in batısında bulunan ülke hiç hoşnut değildi bu durumdan, tekere çomak sokuluyordu. Eski devlet başkanlarından Roosevelt’in torunu Kermit Roosevelt Jr devreye girdi. Bu şahıs CIA ajanı idi. Görev alanı Ortadoğu idi. Burada pek çok STK ve enstitünün kurulmasına öncülük etmişti. Bunlardan birinin adı da Ortadoğu Amerikan Dostları Enstitüsü (AFME) idi.

Operasyon burada planlandı. AJAKS operasyonu olarak bilinir yapılan iş.

Plan basit “İran halkı komünizm tehlikesine karşı uyarıldı” gerisi kolay geldi. Musaddık yönetimden uzaklaştırıldı vatan hainliği ile suçlanarak üç yıl hapse mahkum oldu. Sonrasında ise ev hapsi. Hayatını ev hapsinde tamamladı. Şah sürgünden dönerek yönetimin başına geçti.

                                                                   Fotoğraf: Muhammed Musaddık’ın tutuklanışı

Böylelikle İran “kurtarıldı” (!) (1953)

Komünizm tehlikesi (!) yok edilmiş Demokrasi (!) kazanmıştı.

Kermit Roosevelt ise ABD yönetimi tarafından ulusal güvenlik madalyası ile ödüllendirildi.

Countercoup(Karşı Darbe) adlı kitabında marifetlerini ballandıra ballandıra anlatır Kermit Roosevelt.

ABD nin darbe ile ilişkisi 2000 yılında Madeline Albright tarafından kabul edildi Barack Obama (Hani bir zamanlar bazı arkadaşların Biji serok Obama diye alkışladıkları şahıs) 2009 da bu bilgiyi doğruladı. 2013 yılında ise CIA darbedeki sorumluluğunu resmen kabul etti.

Bugün de bu kadar paylaşacaklarım

Yarın Latin Amerika’da olacağız.

10 Mart 2022

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN EYLÜL SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol