Fotoğraf: Mişel Eflak, Nasır ve Selahaddin Bitar (1958)
Dün sözünü ettiğim gibi ABD’nin yönetmiş veya en azından yönlendirmiş olduğu darbe, suikast, vb girişimlerle ilgili yazı dizime başlamış oluyorum bu satırlarla. Hemen belirtmeliyim ki burada konu edeceğim olaylar ABD’nin kötü sicilinden yapılmış bir seçkiden ibaret olup adı geçen devletin 2. Büyük paylaşım savaşı sonrasında dünyanın dört bucağında karışmış olduğu kirli işlerin tümünü yansıtmak iddiasını taşımamaktadır.
Ayrıca bu devletin Türkiye’de yaptıklarının hiç değilse benim sayfa arkadaşlarım tarafından çok iyi bilindiği varsayımı ile Türkiye’den, Yakın geçmişte yaşandığı ve henüz belleklerdeki yerini koruduğu için Irak, Suriye (Yenisi) ve Libya operasyonlarından da söz etmeyeceğim.
Yazı dizisini izleyen arkadaşlarımın bu hususu göz önüne alarak yazıları okumaları ve yine eğer yorum yapmak isterlerse bu hususa dikkat etmeleri özel ricamdır. Açıkçası “Neden Türkiye yok?” tadında bir yorumla karşılaştığım takdirde beni üzeceğinizi şimdiden belirtmek isterim.
Yazı dizisi üç bölümden oluşmakta:
- a) Ortadoğu
- b) Latin Amerika
- c) Asya
Bugün Ortadoğu darbeleri ile başlıyoruz.
– 1949 SURİYE DARBESİ
Filistin’de İngiliz manda rejiminin sona ermesinin hemen ardından 14 Mayıs 1948 de Tel- Aviv’de toplanan Yahudi Millî Konseyi’nin İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilan etmesinden hemen sonra Arap Birliği’nin ilanı kabul etmeyip duruma müdahale etmesi ile başlamıştı 1. Arap-İsrail savaşı.
İsrail hazırlıklı idi, batının desteği arkalarında idi. Üstelik silahlanmışlardı yıllar boyu.
Savaş Arap tarafının yenilgisi ile sonuçlandı. Tam 700.000 Filistinli Arap evini, toprağını terk ederek doğduğu topraklardan uzakta başka yerlerde yaşamak zorunda kaldı.
Filistin sorunu böyle başlamıştı. Bu yenilginin Arap ülkelerinde yankı yapması kaçınılmazdı.
O dönemde seçimle işbaşına gelmiş görece demokratik bir hükümet vardı Suriye’de. Savaşan taraflar arasında yer alıp yenilgi ile sonuçlanınca bu macera; önce ulusal bir tepki gelişti bu tepki batı karşıtlığında somutlaştı. Bunun yanında sol da güçlenmeye başlamış, toprak reformu gibi bazı talepler dillendirilir olmuştu. Suriye Komünist Partisi de güçlenen örgütsel yapılar arasında idi.
Toprak reformu dahil o tarihteki Suriye için ilerici taleplerin ve komünist tehdidinin karşısında bir şeyler yapılası gerekli diye düşünenler şu sonuca vardılar : “Suriye’de halkını ilerleme ve demokrasi yoluna girmesinin tek yolu kırbaçtır.”
Savaş yenilgisi nedeni ile prestij yitirmiş olan Silahlı kuvvetlerin başında idi Hüsnü Zaim. Aslında ilginç bir kişilik Biraz söz etmekte fayda var. Kürt kökenlidir bu zat. Osmanlı ordusunda subay olarak başlamış kariyerine. Birinci büyük paylaşım savaşı sonrası Suriye’de Fransız mandası yönetimi kurulunca Fransa ordusuna transfer olmuş. 1946 da Suriye bağımsızlığını kazanınca da bu ülkenin Genel Kurmay Başkanı. Bana kalırsa sürekli yükselen kariyerini uluslararası ilişkilerini başarı(!) ile sürdürmesine borçlu.
Suriye halkına kırbaç gerek diye düşünenler ile yitirdiği prestijini tekrar kazanmak isteyen Hüsnü Zaim’in yolları kesişivermiş kolayca.
“Silahlı kuvvetlerin emrine düşük kaliteli silahlar temin ederek orduyu zayıf duruma düşürdüğü” propagandası yapılarak seçime iş başına gelmiş olan Şükrü el-Kuvvetli gözden düşürülmeye çalışıldı. Şükrü el-Kuvvetli bir bağımsızlık savaşçısı idi. Osmanlı’ya da muhalefet etmiş, yıllarca tutsak kalmıştı. Sonrasında Fransızlar idama mahkûm etmişlerdi.
Kuvvetli sürgünde geçirdiği yıllarda da verdiği kararlı mücadele ile halkın sevgisini kazanmış bir liderdi. Suriye’nin bağımsız bir ülke olmasında katkıları büyüktü. Bu adamdan kurtulmak kimilerine iyi gelecekti.
Çıkarlar eşleşince dostluklar güçlenir. Bu süreçte Hüsnü Zaim ile CIA görevlisi Stephen J. Meade arasındaki dostluk hayli ilerlemişti. Yine CIA Şam bölgesi şefi Miles Copeland Jr. De katılıvermişti bu dostluğa.
30 Mart 1949 saat 02.30
Darbe gerçekleşti. Kuvvetli tutuklandı silahlı kuvvetlerin bildirisi radyodan okundu ve parlamento feshedildi. Zaim devlet başkanı oldu Muhsin el-Barazi isimli bir avukatı başbakanlığa atadı. Yeni hükümetin ilk işi feshedilen Suriye parlamentosunun reddetmiş olduğu Trans-Arabia petrol boru hattı inşaatına izin vermek oldu.
Bu süreçte gerek Meade gerekse Copeland Zaim’in gönüllü danışmanları idiler. Zaim hükümeti 14 Ağustos 1949’da bir başka darbe ile devrildi. Hüsnü Zaim ve Muhsin el-Barazi idam edildiler. Haşim el-Attasi devlet başkanı oldu.
Aralık ayında bir darbe daha oldu bu kez de Attasi devrildi yerine Edip Çiçekli geldi. O da 1954 yılına kadar yönetebildi ülkeyi. O da bir başka darbe ile devrildi ve Brezilya’ya kaçtı. 1964 yılında Brezilya’da öldürüldü.
ABD nin Suriye’ye demokrasi ihracı ile ilgili paylaşabileceklerim bunlardan ibaret
Yarın İran ve Mısır’a gideceğiz.
8 Mart 2022