ABD Başkanı Joe Biden 30 bin insanın katledildiği, 70 bin insanın sakat bırakıldığı, 1,5 milyon insanın yerinden edilip açlığa sürüklendiği kahredici bir tablo karşısında dondurma yalayarak Ramazan’da Filistinlilerin öldürülmeyebileceğini müjdeliyor. Siyasal bir ucube! Soykırımın sarsılmaz destekçisi! Güya İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’dan söz almış, Ramazan boyunca ateşkes olacakmış. Ateşkes isterken İsrail’e sadakatinden şüphe edilmesin diye “Siyonist” sözünü tekrarlıyor. Beyni ahlaktan arınmış, kalbi katran kesilmiş.
Beri tarafta vicdan aynasında Aaron Bushnell’den alevler yükseliyor. Texas’tan hava kuvvetleri kıdemli havacısı. Aktif görevde. İsrail büyükelçiliğinin önünde kendini ateşe verirken son sözleri “Soykırımın suç ortağı olmayacağım” idi. San Antonio Üssü’ndeki 531’inci istihbarat destek filosunda siber savunma operasyonları uzmanıymış. Dört yıllık görev süresinin ardından önümüzdeki mayısta terhis olacakmış. Ağustostan beri Southern New Hampshire Üniversitesi’nde çevrimiçi bilgisayar bilimleri lisans kursuna kayıtlıymış.
Değersizleştirme işi basının liberal tayfalarına düşüyor; hemen Bushnell’in İsa Cemaati adlı katı bir mezhepte büyüdüğünü ve anarşist olduğunu öne sürdüler. Küresel küstahlığın surlarını bir radikalin alevinden de korumaları gerekiyor! Evdeki kedisini bir komşusuna, buzdolabındaki kök biralarını bir arkadaşına bırakan bir radikal! İsrail-Amerikan ortaklığının karakterini en iyi yansıtan fotoğraf, görevliler alevlere müdahale ederken silahını can vermekte olan Bushnell’e doğrultan korumanın görüntüsüydü. (Newsweek’e göre bu kişi elçiliğin koruması değil ABD Gizli Servis Üniformalı Bölümü’nde görevli bir memurdu.) İsrail’i aklama kampanyalarına milyarlarca dolar fon ayıranlar, meşaleye dönüşen Amerikalı bir askerin yarattığı etkiyle mi baş edemeyecekler!
Yine beri tarafta Biden dudaklarını şapırdatıp ateşkesten söz ederken Euro-Med İnsan Hakları İzleme Direktörü ve gazeteci Maha Huseyni cehennemden şu haberi geçiyordu:
“Bugün Gazze Şeridi’nin kuzeyinde iki yeni bebek açlıktan öldü. İsrail zorunlu tahliye emirlerine uymadıkları için sivilleri toplu olarak cezalandırmaya devam ediyor. İnsanlar aslında AÇLIKTAN ÖLÜYOR, dünya hala izliyor.”
***
İsrail çocuk kadın demeden sivilleri katletme, yaşam alanlarını yok edip barınaksız bırakma, ev ve şehirlerinden sürme, hastaneleri ve ambulansları bombalayıp yaralıları çaresiz bırakma ve ölüme terk etme, gıda ambargosu ve ablukayla açlığa ve ölüme sürükleme, delirtme ve insanlıktan çıkarma suçlarını büyük bir dokunulmazlık içinde işliyor. Medyada korunuyor. Her yerde korkunç bir alçalma. Şimdi soykırım savaşının açık ve gizli ortakları İsrail’e ‘dur’ diyemeyip faturanın yine Filistinlilere kesileceği bir ateşkes anlaşması ve yarını kurguluyor.
İsrail Filistinlilerin tutunduğu son kara parçasını (Refah) cehenneme çevirme hazırlığıyla direniş güçlerini ateşkes koşullarından geri adım atmaya zorluyor. Kahire’den Paris’e taşınan görüşmelerden bu dayatmaya uygun bir taslak çıktı. 28 Ocak’taki taslakta üç aşamada uzun vadeli ateşkes hedefleniyordu. 22 Şubat’taki görüşmede şekillenen yeni taslak İsrail’in arzuladığı gibi ateşkesi tek aşamayla sınırlıyor. 6 haftalık ateşkes sürecinde Gazze’de tutulan kadın, çocuk, yaşlı ve hastalardan oluşan 40 rehineye karşılık İsrail hapishanelerindeki 400 Filistinlinin bırakılması öngörülüyor. İsrail’in kademeli olarak Gazze’den çıkması önerisi de geri çekiliyor. Yeni belgeye göre İsrail’e Gazze Şeridi’nin kuzey ve güneyindeki geniş alanlarda işgali sürdürme ve Gazze Vadisi’nin her iki tarafındaki merkezi bölgeyi ele geçirme hakkı veriliyor. Gazzelilerin evlerine engelsiz dönme talebi de sınırlandırılıyor. Dönüş kadınlar, çocuklar ve yaşlılarla sınırlı tutuluyor. İsrail 18 ila 60 yaş arasındaki erkeklerin geri dönüşünü Hamas’ın sivil ve askeri gücünün yeniden canlanması olarak görüyor. Geri dönülecek yerlerin zaten üçte ikisi yıkılmış durumda.
Hamas ve İslami Cihad’dan gelen açıklamalara bakılırsa direniş, işgal güçlerinin çekilmesi ve engelsiz geri dönüşü içermeyen bir taslağı kabul etmiyor. İsrail de operasyonları durdurmaya ve çekilmeye yanaşmıyor. Netanyahu’nun savaş kabinesine sunduğu Gazze’nin yarınına ilişkin plan da sivil idareyi Hamaslı olmayan Filistinlilere bıraksa da yeni bir çerçeveyle işgali kalıcı hale getiriyor.
El Mayadin’e konuşan İslami Cihad’ın siyasi büro üyesi İhsan Ataya, Ramazan’da Doğu Kudüs’te yaşanabilecekleri dikkate alarak geçici bir ateşkes için Filistinliler üzerinde baskı kurmak amacıyla hileye başvurduklarını belirtiyor.
Hamas’ın Lübnan’daki temsilcisi Ahmed Abdulhadi de psikolojik harp stratejisinin bir parçası olarak belgenin Reuters’a sızdırıldığını fakat direnişin taleplerinden vazgeçmeyi düşünmediğini söylüyor.
El Hurra kanalına konuşan Netanyahu’nun sözcüsü Ofir Gendelman, “Henüz bir anlaşmaya varmadık, dolayısıyla bugün veya başka bir gün ateşkese varacağımızı söylemek için henüz çok erken” derken Hamas’ın taleplerini “hayali ve imkânsız koşullar” olarak niteliyor. Gendelman’a göre Hamas tüm rehineleri bırakır ve teslim olursa bu iş 5 dakikada biter! Aksi takdirde “İsrail, Hamas’ı askeri, siyasi, varoluşsal ve fikren tamamen yok etme kararlılığını sürdürecek.”
***
İsrail neden bu kadar rahat? Neden olmasın ki? ABD ateşkes müzakerelerinde bile İsrail lehine bir zafer çıkarmaya çalışıyor. İsrail-Amerikan ikilisine baskı yapma şansına sahip hiçbir ülke elini taşın altına sokmuyor. Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır dahil…
İsrail, Katar’ın arabuluculuğuna bile kara çalıp onu köşeye sıkıştırmaya çalıştı. CIA Başkanı William Burns Paris’te Katar ve Mısır temsilcilerine Filistinli taraflara ellerinden gelen baskıyı uygulamalarını istemiş. Al Ahbar’a konuşan bir kaynak, “Amerikalılar açıkça Gazze’nin yiyecek karşılığında rehineleri takas etmesi gerektiğini söyledi” diyor. Amerikalıların Katar’dan ziyade Mısır’ın yapacağı baskıya bel bağladığı aktarılıyor. Al Ahbar’a göre Amerikalılar sürdürülebilir ateşkes önerisinden vazgeçerek işgal güçlerinin mevzilerini istikrara kavuşturdu ve Refah savaşına hazırlanmalarına imkân verdi.
Filistin için gözyaşı döküyor görünen aktörler de perde arkasında İsrail’e çalışıyor. Uzun bir yazıyı hak etmekle birlikte şimdilik kısaca değineyim. AKP Türkiye’sinin çelişkileri ortada; Filistin’e en fazla ses veren ama İsrail’in hayati ihtiyaçlarını temin etmeyi sürdüren bir tutarsızlık. İktidarın İslamcı koruma çemberi, İsrail’e yaptırım talep etmenin mantığını sorgulayacak kadar pervasız, Bushnell’in İsrail’e çalıştığını söyleyecek kadar aymaz.
Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Ürdün Filistin’le dayanışma şovunu İsrail’i kurtaran sinik tercihlerle kapatıyor. Yemen’de Husilerin Gazze dayanışması İsrail’e Kızıldeniz rotasını kapatınca imdada bu ülkeler yetişti. İsrail televizyonu Kanal 13’e göre İsrail bağlantılı kargo şirketleri yüklerini BAE limanlarına indiriyor. Yükler buradan kamyonlarla BAE, Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden İsrail’e geçiriliyor. Alman nakliye devi Hapag-Lloyd, Bab el Mendeb’i bypass etmek için Suudi Arabistan ve BAE ile birlikte çalıştıklarını açıkladı. BAE’nin Cebel Ali Limanı ile Suudi Arabistan’ın Dammam ve Cübeyl limanları bu bypassta öne çıkıyor. Şirketin kara bağlantısı bu limanlarla Kızıldeniz kenarındaki Cidde Limanı arasında sağlanıyor. Hapag-Lloyd’ın bir diğer rotası Cebel Ali’den Suudi Arabistan ve Ürdün’e, oradan da İsrail’in Hayfa Limanı’na çıkıyor. Mısır da kendi limanlarından İsrail’in Aşdod Limanı’na konteyner gemileri işletiyor. Eylat merkezli Trucknet gemilerin yüklerini BAE ve Bahreyn limanlarına indirip karayoluyla Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden İsrail’e taşındığını duyurdu. İnternetteki açıklamasına bakılırsa Trucknet bypass rotalarını Dubai’deki PureTrans, Bahreyn’deki Cox Logistics ve Mısır’daki WWCS gibi şirketlerle kuruyor. Kargo şirketlerine lojistik teknolojisi sağlayan Trucknet’in kurucusu Hanan Fridman bu rotaları ‘Direniş Ekseni’ne karşı Araplarla sağlanan bir ortaklık olarak tanımlıyor: “Bu, ‘şer ekseni’ ile mücadele etmek için bir araya gelen Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki ekonomik ve ticari işbirliğini ifade eden ekonomik ve tarihi bir atılımdır.”
Abraham anlaşmalarına imza atan BAE, SİHA alanında İsrailli Highlander Aviation’la; savunma-güvenlik sistemleri alanında Elbit Systems’le ortaklıklar kurdu. Bu işbirliğinin hakkını İsrail’in direnişin belini kırmasını bekleyen bir görüntüyle de veriyor. BAE medyasındaki tüm mesajlar Hamas’ın haritadan silinmesi temennisini içeriyor.
Biden’ın selefi Donald Trump’ın damadı Jared Kushner’in Suudi Arabistan’dan kopardığı 2.5 milyar dolarlık fonla kurduğu Affinity Partners, İsrail’e öncelik veriyor. Affinity Partners Eylül 2023’te Shlomo Group’un yüzde 15’lik hissesini satın aldı. Gazze’de soykırım savaşı devam ederken Shlomo Grubu, İsrail ordusunun ihtiyaçlarını temin etmek için bir ‘Mobil Ünite’ kurdu. Birliklere kamyon, askeri teçhizat, gıda paketleri ve başka araç-gereçler sağlıyor. İstanbul’da Suudi Başkonsolosluğu’nda boğazlanıp cesedi yok edilen gazeteci Cemal Kaşıkçı’ya İsrailli NSO Group ve Cellebrite’nin sağladığı istihbarat teknolojisi sayesinde ulaşıldığını da hatırlatmazsak olmaz.
Bu rotalarla ilgili açıklamaların İsrail kaynaklı olması da savaşa rağmen Arap kanallarının kapanmadığını gösterme çabasını yansıtıyor. İsrail’e Arapları nötralize etmek yetmiyor, Hamas’a karşı yalnız bırakılmadığının anlaşılmasını istiyor. “Hayır öyle değil” diyen de pek çıkmıyor.
ABD’nin en önemli önceliği ateşkes sonrası Abraham anlaşmaları ile şişirilmiş balonu yeniden uçurmak. Alternatif rotalar da 7 Ekim’den önce Hindistan’dan başlayıp BAE, Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail üzerinden Avrupa’ya geçen koridorun ‘kaçamak’ yollarla inşasını andırıyor.
***
Soykırım savaşını yürütenler ve onlara sağından solundan omuz verenler, bütün kibir ve gaddarlıklarıyla sadece Gazze’deki direnci değil bir avuç asimetrik güç odağının sergilediği dayanışmayı kırmaya çalışıyor. Gazze’deki ağır bilançoya rağmen bu savaşın küresel güneydeki stratejik yönelimler ve ittifaklar ağına yansımaları olacaktır. 7 Ekim’den önce görülen ilişkilerdeki çeşitlenmeler Amerikan hegemonyasını kasmaya başlamıştı. ABD, İsrail’i güvende tutmaya çalışırken kendi ortaklık düzenindeki çatlaklar daha fazla büyümesin diye ahtapot gibi her noktaya bir kol atıyor. Aaron’un sarsıcı mesajını karartabilirler; Araplara ‘cepte’ muamelesi yapabilirler; yeni rotalarla İsrail’i rahatlatabilirler. Bütün bunlar yarını Amerikan düzeni ve onun “karadaki uçak gemisi” için güvenli kılmıyor. Küresel güneyde Gazze’nin bir bedeli olacak. Öyle ya da böyle.