Kolombiya’da 28 Nisan’da başlayan grev ve protestolar sürüyor. Eylemler sayesinde “vergi reformu” geri çekildi. Grevleri sürdürüp sokağa çıkan halk tüm neoliberal planlardan vazgeçilmesini istiyor.
Kolombiya’da hükümetin “vergi reformu” yasa tasarısını meclisten geri çektiğini açıklamasına rağmen 28 Nisan’da başlayan grev ve protestolar sürüyor.
Ulusal Grev Komitesini oluşturan sendikalar Ivan Duque hükümetine tüm neoliberal planlarından vazgeçme çağrısı yaparak protestoların süreceği mesajını verdi. Ayrıca 5 Mayıs’ta yeniden yaygın iş bırakma ve sokağa çıkma çağrısı yapıldı.
Everensel, ülkede yaşananları 6 soruda derledi:
1- Protestolar neden ve nasıl başladı?
Kolombiya’da ABD ile yakın müttefikliği, neoliberal politikaları en geniş biçimde uygulaması, FARC ile imzalanan barış anlaşmasına rağmen devam eden devlet terörü, paramiliter gruplar ve uyuşturucu kaçakçılığıyla ilişkisiyle öne çıkan sağcı Ivan Duque hükümeti, pandemi nedeniyle derinleşen ekonomik sorunlara çözüm adı altında, “Sürdürülebilir Dayanışma Yasası” tasarısını Kongreye sundu.
Aslında tam bir “vergi yasası” olan ve halkın da böyle adlandırdığı tasarıyla hükümet, halktan “6,3 milyar dolar” toplamayı amaçlıyordu. Yasada temel olarak KDV’nin yükseltilmesi ve vergi tabanının genişletilmesi hedefleniyordu. Yasa, asgari ücretin aylık 234 dolara denk geldiği ülkede aylık maaşı 663 doları geçenlerden gelir vergisi alınmasını içeriyordu. Protestolar nedeniyle istifa eden Hazine Bakanı Alberto Carrasquilla, paranın “yüzde 73’ünün bireylerden, geri kalanının şirketlerden” geleceğini söylemişti. Bu nedenle orta sınıftan emekçilerin yasaya tepkisi büyük oldu.
Öte yandan yasa bardağı taşıran son damla olsa da tek damla değil. Pandemide 75 bine yakın insanın ölmesi, pandemi koşullarında artan yoksulluk ve işsizlik, kayıt dışı çalışmanın yüzde 48’in üzerine çıkmasıyla artan güvencesizlik, oldukça düşük seyreden aşılama, hükümetin 2016’da imzalanan Barış Anlaşması’nın gereklerini yerine getirmemesi ile sosyal liderlerin ve silah bırakan gerillaların kitlesel olarak katledilmesi gibi nedenlerden dolayı “ulusal grev” hazırlığı mart ayından beri yapılıyordu.
Protestoları önlemek için mahkeme pandemi nedeniyle protesto yasağı kararı verdi. Ancak yasak kararı yüz binlerce Kolombiyalı emekçinin 28 Nisan’dan bu yana sokağa çıkmasını engellemedi.
2- Ulusal grev çağrısını kim yapıyor, kimler katılıyor?
Yaklaşık 700 bin üyesiyle ülkenin en büyük sendikal örgütü olan İşçi Sendikaları Merkezi (CUT), protestoların en büyük ve güçlü örgütleyicisi.
CUT’un yanı sıra Ulusal Emek Konfederasyonu (CGT), Kolombiya Emekçileri Federasyonu (CTC), iki emekli sendikası, Kolombiya Eğitim Emekçileri Federasyonu (Fedoce) ve Kamyon şoförleri örgütü (Cruzada Comionera) temsilcileri “Ulusal Grev Komitesi”ni oluşturuyorlar.
Yanı sıra öğrenci federasyonları, Dignidad Agropecuria gibi kırsal örgütlenmeler, ülkenin üçüncü en kalabalık kenti olan Cali’de kitlesellikleri ile dikkat çeken yerli örgütleri gibi çok sayıda sosyal örgütlenme de grev ve protestolara katılıyorlar. Son olarak önceki gün kamyoncu ve taksicileri temsil eden örgütler de protestolara katılacaklarını açıklamışlardı.
3- Protestolara hükümetin yanıtı ne oldu?
Hükümetin ilk yanıtı şiddet oldu. Barışçıl protestolara özel polis gücü ESMAD gönderildi ve saldırılar çatışmalara dönüştü. Ancak polis şiddeti protestoları bitirmeye yetmedi. Devlet Başkanı Ivan Duque yasa tasarısını meclisten çektiklerini açıkladı. Ancak Duque, sendika ve sosyal örgütlerle görüşerek yeni bir yasa hazırlayacaklarını da belirtti. Bu arada Hazine Bakanı Alberto Carrasquilla pazartesi günü istifa etti. Ayrıca yeni atanan Hazine Bakanı José Manuel Restrepo, tepki çeken bir diğer hükümet kararı olan ABD’li Lockheed Martin şirketinden 4,5 milyar dolarlık “24 savaş uçağı alımı” planından da vazgeçtiklerini söyledi.
4- Protestolar neden durmadı, talepler neler?
Hükümetin geri adım niteliğindeki kararları protestoların sona ermesi için yeterli olmadı. Geçtiğimiz pazar yeni bir açıklama yapan Ulusal Grev Komitesi vergi reformunun geri çekilmesinin önemli bir kazanım olduğunu, ancak emek örgütlerinin tek talebinin bu olmadığını duyurdu.
Açıklamada şu talepler sıralandı:
- Demokratik hak ve özgürlüklerin garanti altına alınması: Eylem ve protesto hakkı için anayasal garanti
- Kentlerin militarizasyonuna son verilmesi
- Katliamların durdurulması, sorumlularının cezalandırılması
- ESMAD polis gücünün dağılması
- Ulusal Grev Komitesiyle şu konular üzerine diyalog kurulması:
- Sağlık yasa tasarısının geri çekilmesi ve kitlesel aşılama.
- En az bir asgari ücret düzeyinde herkese aylık temel gelir.
- Ulusal tarımın, sanayinin, zanaatkarların ve çiftçilerin savunulması. KOBİ’lere sübvansiyon, hakları korunan istihdam ve gıda egemenliği ile güvenliğini savunan bir politika.
- Yüz yüze eğitime geçilmemesi.
- Cinsel ve etnik kimliğe yönelik ayrımcılığa hayır.
- Özelleştirmelere hayır. 174 sayılı kararnamenin iptali.
- Yasa dışı mahsullerin zorla yok edilmesine ve mahsullere havadan glifosat püskürtülmesine son verilmesi.
5- Protestolara yönelik şiddetin bilançosu ne?
Kolombiya’da 28 Nisan’da başlayan 1 Mayıs’ta kitleselleşen protestolara yönelik polis ve asker saldırıları ve çıkan çatışmalarda şu ana kadar 1’i polis 18’i sivil en az 19 kişi yaşamını yitirdi. En az 800 kişinin de yaralandığı açıkladı. 431 kişi ise polis tarafından gözaltına alındı. 87 kişinin ise kayıp olduğu belirtiliyor.
“Francisco Isaías İnsan Hakları Ağı” açıklamasına göre sadece Cali kentinde polis tarafından 14 kişinin öldürüldü.
“Temblores” isimli örgüt de kendilerinin en az 10 ölüm tespit ettiğini açıkladı. Ayrıca 68 fiziksel şiddet vakası, 655 keyfi tutuklama tespit ettiklerini, 8 kişinin gözlerinden yaralandığını ve kamu görevlileri tarafından gerçekleştirilen 18 ateşli silahla yaralama ve 4 cinsel saldırı vakası gerçekleştirildiği belirtildi.
6- Yaşananlara uluslararası tepki nasıl oldu?
Kolombiya’da protestolara yönelik devlet şiddetine Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’den de eleştiri geldi. Ancak Kolombiya hükümeti bir ABD müttefiki olduğu için Rusya’da ya da Hong Kong’daki protestolara yönelik devlet şiddetine gösterilen yaygın ve güçlü tepki gösterilmedi.
Reuters’ın haberine göre, ismi belirtilmeyen bir AB sözcüsü bir brifingde verdiği demeçte, “Bu protestolar sırasında öldürülen bütün insanların ölümlerini kınıyoruz. Bu şiddetin tırmanmasını durdurmak ve güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımından kaçınmak gerçekten bir önceliktir” ifadelerini kullandı.
BBC’nin haberine göre, Birleşmiş Milletler insan hakları ofisi de Kolombiya güvenlik güçlerini protestoculara karşı aşırı güç kullanmakla suçladı.
Öte yandan İspanya’da yaşayan Kolombiyalı şarkıcı Shakira, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Bir annenin tek çocuğunu vahşet yüzünden kaybetmesi kabul edilemez. Mermiler asla acı çekenlerin sesini kesemez. Kendi feryadımıza sağır olmamalıyız” dedi. Galatasaraylı futbolcu Radamel Falcao da “İnsan haklarını ihlal eden her eylemi reddediyorum” ifadesini kullandı.