4.3 C
İstanbul
25 Kasım Pazartesi, 2024
spot_img

3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu: “Suçlu yağan kar, esen yel değil!”

3.Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, “Doğa, yaşam ve toplum öncelikli bir kenti, bir düzeni birlikte kuralım ölüm projelerine geçit vermeyelim” açıklaması yaptı

3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu bugün (29 Ocak) TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması yaptı.

“İktidarın gözdesi ve en çok kamu ihalesi alan şirketler” olarak bilinen Cengiz, Mapa, Limak, Kolin, Kalyon Ortak Girişim Grubu tarafından 2018’de inşa edilen İstanbul Havalimanı kar yağışıyla kullanılamaz hale geldi. Turkish Cargo’ya hizmet sunan tesisin çatısında, biriken kar kütleleri ve fırtına nedeniyle çökme oluştu. Öte yandan duruma tepki gösteren turistler, havalimanında “We need hotel (Otele ihtiyacımız var)” sloganları atınca havalimanına çevik girmişti.

“Gerçekten Nazi kampı gibiydi”

3. havalimanı inşaatında yaşamını yitiren emekçilerin anılmasının ardından, Dev-Yapı İş Sendikası’ndan Nihat Demir söz alarak yaşananları işçi kırımı olarak nitelendirdi. Demir konuşmasına şöyle devam etti:

Havalimanı inşaatında; bizim havamızı, suyumuzu, doğamızı her şeyimizi kirleten, ekosistemi tahrip eden bütünen toplumu ilgilendiren olaylar oldu. Ama ben bunlara değinmeden o yılki koşulları anlatmak istiyorum. Kötü koşullardan dolayı işçiler defalarca eylem yaptı, grev gerçekleştirdi. Toplu iş bırakmalar oldu basına yansıtılmadı. Biz burada o dönemi Nazi kampıydı derken laf olsun diye ezberden söylemiyoruz, gerçekten Nazi kampı gibiydi. İşçiler özel kolluk kuvvetleri tarafından da denetleniyordu.

Emek ve doğa savunucusu Prof. Dr. Beyza Üstün’ün okuduğu basın açıklamasında şunları söyledi:

Suçlu yağan kar, esen yel değil!

3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu (3.HLİDP) olarak “Keşke Haklı Çıkmasaydık” dediğimiz felaketlerin yaşandığını gözlüyor, ülkemiz adına üzülüyoruz.

3. Havalimanında rüzgar hangar çatılarını uçurdu, kar çökertti.

İGA’nın işlettiği havalimanı içinde dış ülkelerden gelenler dahil tüm yolcular uçaklarda saatler süren mahsur kalmanın ardından kendi olanaklarıyla kurtulabildi. Bu rezalete isyan edenlere karşı da iktidar tek bildiği ve daha önce iş cinayetlerine isyan eden işçilere karşı başvurduğu polis şiddetini devreye koydu. Yardım dahi ulaştırılamayan terminale Çevik Kuvvet yığıldı!

“İşletmeye alındığı andan itibaren, dikkat çektiğimiz tüm riskler tek tek gerçekleşmeye başladı”

“Keşke haklı çıkmasaydık!” diyen Üstün şöyle devam etti:

Proje olarak sunulduğu günden bugüne meslek odalarının 3. Havalimanına yaptığı itirazda (örneğin İstanbul TMMOB İKK’nın Aralık 2014’de yazdığı raporda meteorolojik değerlendirme bölümünde) “Proje alanı doğrudan deniz üzerinden gelen rüzgarlara açıktır. Uçuş için uçağın gelen rüzgarı önden alması gerekir, yandan ya da arkadan alması tehlikelidir. Ayrıca Türk Hava Kurumu Teknik Birimi’nin, Karadeniz tarafından gelen rüzgarlar nedeniyle projeye onay veremediği bilinmektedir. Bu nedenlerle raporda kullanılan meteoroloji istasyonlarının verileri proje alanındaki değerleri yansıtmamaktadır.” uyarısı yapılmıştı. 3. Havalimanı İnşaat İşçileri ile Dayanışma Platformu adına yapılan açıklamalarda uçuş güvenliği olmayacak bu havalimanının yapımının iptal edilmesini, aksi halde yaşanacak felaketlerin önüne geçilemeyeceği her defasında basına açıklıkla aktarıldı/anlatıldı.

Tüm uyarıları, açılan davaları göz ardı eden siyasi iktidarın tam bir dayatma ve zorbalıkla inşa edip alelacele açılışını yaptığı 3. Havalimanı bugüne kadar yaşattığı yıkımların üstüne inatla inşa edildi. İşletmeye alındığı andan itibaren, dikkat çektiğimiz tüm riskler tek tek gerçekleşmeye başladı.

Açıklamada 3. havalimanı kullanılamaz durumdayken Atatürk Havalimanı’nın kullanıldığı şöyle anlatıldı:

Yolcular 3. HL’nında mahsur kalırken devlet bürokrasisi ve özel jet sahipleri (Cumhurbaşkanlığı uçakları, özel jetler ve geçen haftaya kadar kargo uçakları Atatürk Havalimanı’nı kullanarak kesintisiz uçuş ayrıcalığından yararlanmaya devam etti. Atatürk Havalimanı sadece halklara kapatılmış oldu. İstanbul Vekillerinin yaptığı açıklamalarda 7 Nisan 2019-30 Eylül 2021 tarihleri arasında Atatürk Havalimanı’ndan yaklaşık 100bin ayrıcalıklı (toplam 90 bin 693) uçuş yapıldığını ve bunun da günlük ortalama 100 uçuş anlamına geldiğini belirtildi.

İstanbul 3. Havalimanı; bırakınız risk koşullarını, sıradan mevsim (doğal kış) koşullarını dahi kaldıramıyor. İstanbul’un ve Marmara Bölgesinin kuzeyindeki su havzalarının yok edilmesi, binlerce hektar orman ekosisteminin, yüzlerce sulak alanın yok edilmesi, resmi rakamlarla 60’ın üzerinde iş cinayetiyle inşaat işçilerinin katledilmesi pahasına yapıldığı halde büyük bir başarıymış gibi “dünya çapında bir şaheser” olarak tanıtılmakta. “Türkiye’nin 2023 hedeflerinden biri” olarak sunulan İstanbul 3.HL’nında son kar yağışıyla gerçekler bir kez daha görünür hale geldi.

“5’li çete dahil”

Açıklamanın devamında şunlar söylendi:

3. Havalimanı’nda yaşananlar, şirketlerin nasıl kayırıldığını, iktidarın (5’li çete dahil) yandaş sermayeye neleri nasıl peşkeş çektiğini, yapılan tüm usulsüzlükleri, yaşamın ve yaşam alanlarının katliamını göstermekle kalmadı, aynı zamanda kapitalizmin yüzünü, sermayenin emek düşmanı niteliğini herkesin görebileceği boyutta gözler önüne serdi. Bu, tüm yetkileri kendinde toplayan ve bugüne dek İhale Yasası’nı 192 kez değiştiren, ÇED süreci dahil her türlü denetimi ve bilimsel kıstasları devre dışı bırakan iktidarın sınıfsal niteliğini gösteren uygulamalardan sadece biri.

Yapılacak iktidar şovuna yetişebilsin diye, işçileri ölümcül bir hızla çalıştırarak, alel acele inşa edilen yapılar bugün çöküyor. Oysa bu korkunç koşullarda çalışmaya hayır diyen işçiler “Köle Değiliz!” diye isyan ettiklerinde “vatan haini” ilan edilmişler, işten çıkartılmışlar, işkence görmüşler, sendikacı dostlarımız aylarca hapislerde kalmıştı. Bu gün onların haklılığı da bir kez daha görülmüş oluyor.

Bu projenin ülkeye ve İstanbul’a yapılan büyük bir kötülük olduğunu yıllar öncesinden haykırdık, mücadele ettik direndik, belgelediklerimizi “3. Havalimanı İşçileri Mistik Tülü Kaldırdı” adıyla kitap haline getirip yayınladık ve bu gün keşke haklı çıkmasaydık diyoruz. Ama ne yazık ki öngördüklerimiz teker teker gerçek oluyor.

Yaşamın üzerinde oynanan bu dayatmanın, yaşamı, emeği, halkların iradesini yok sayan bu ve benzeri siyasi projelerin yıkım boyutları, nedenleri ve sonuçları ile gözle görülür halde ve artık saklanamıyor.

“Emeğin, doğanın, bilimin düşmanı ölüm projelerine geçit vermeyelim”

Açıklamanın sonunda mücadeleye devam edeceklerini söylediler:

Bizler bu katliam projelerini durdurmak için mücadeleyi sürdüreceğiz. Başta İnşaat İşçileri olmak üzere tüm emekçilere, ekoloji, emek, meslek örgütlerine ve halklara çağrımızdır. Bu topraklarda özgürce, eşit ve sömürüsüz yaşam için, gelin bu katliam siyasetine karşı birlikteliği büyütelim, kapitalist sisteme son verelim.

Yaşamı, yaşam alanlarını yok eden, emeği sömüren, iş cinayetlerini, güvencesiz çalışma koşullarını meşrulaştıran başta 3. Havalimanı olmak üzere, onun da parçası olduğu Kanal ve Yenişehir yapılanması mega sermaye projelerini durduralım.

Özgürlüğe ve özgürleştirmeye çağrımızdır. Emeğin, doğanın, bilimin düşmanı ölüm projelerine geçit vermeyelim. Doğa, yaşam ve toplum öncelikli bir kenti, bir düzeni birlikte kuralım.

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol