İstanbul’da kadınlar 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nü tüm engellemelere rağmen gerçekleştirdi. Taksim Meydanı bu yıl da engellendi. İstiklal Caddesi’ne çıkan ara sokaklar polis bariyerleri ile kapatıldı ancak kadınlar engel tanımadı. Yürüyüşlerini gerçekleştiren kadınlar “Ayıplara, yasaklara kaybedecek hayatlarımız yok!” diye haykırdı.
Saat 14.00’ten itibaren metro hattında Şişhane ve Taksim durakları kapatılırken Taksim’de İstiklal Caddesi, Cihangir ve çoğu ara sokak polis barikatlarıyla kapatıldı.
Çeşitli yönlerden gelen kadınlar Sıraselviler Caddesinde buluşmaya başladı. Polis ablukasında duran kadınlar “Yaşasın kadın dayanışması”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz” sloganları attı. Filistin bayrağı da açan kadınlar İsrail saldırılarına karşı Gazzeli kadınlara destek verdi. DEM Parti’nin İstanbul Büyükşehir Blediye Eş Başkan adayı Meral Danış Beştaş ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki yürüyüşte yer aldı.
📌Cihangir
Bir aradayken ne kadar da güçlüyüz! Bize gerekli olan örgütlü delilik!
Her gün 8 mart her gün kavga diyerek mücadeleye devam. Sokaklarda, meydanlarda hep birlikte olmaya devam edeceğiz. pic.twitter.com/FovCcA3pNE
— Sosyalist Kadın Hareketi (@skadinhareketi) March 8, 2024
Kadınlar alana girerken zorlansalar da yağmura ve soğuk havaya rağmen kalabalık artmaya devam etti. Kitle arasından “Kadınlar sokakta Agrobay’dan Özak’a”, “Agrobay’da direnen kadınlara selam olsun” sloganları da yükseldi.
Kadınlar yürüyüşe geçmek için pankart arkasında kortej oluşturdu. Yürüyüşe geçmeden önce alanda “Barış için ısrar ediyoruz”, “Kadınlar sokağa özgürleşmeye” sloganları atıldı, Filistin’deki işgal ıslıklarla protesto edildi. Kitle Karaköy’e doğru yürüyüşe başladı. Binlerce kadın Beyoğlu’nun sokaklarından slogan atarak Karaköy yönüne yürüdü.
Kadınların yürüyüşü sırasında bir binaya 8 Mart yazısı yansıtıldı.
Beyoğlu Belediyesi Cihangir Semt Konağı önüne kadar yürüyen kadınlar burada durarak basın açıklamasına geçti. Açıklama Arapça, Kürtçe ve Türkçe dillerinde okundu.
Basın açıklamasına “Bugün 8 Mart 2024. 22. Feminist Gece Yürüyüşü’ndeyiz. Sadece 22 yıldır değil, kendimizi bildiğimizden beri, yüzyıllardır mücadele vermiş, erkeklere direnmiş kadınlardan aldığımız güçle mücadele ediyoruz” sözleriyle başlandı. Açıklama şöyle devam etti:
“Yalnızca bizler mücadele ettikçe, direndikçe artan iktidarın siyasi baskılarına karşı değil, hayatımızın her alanını ele geçirmeye, bedenlerimiz üstünde söz söylemeye, emeğimizi gasp etmeye, paramıza, malımıza, mülkümüze el koymaya, sırtımızdan geçinmeye, bizi sindirmeye, şiddetle kontrol edip cezalandırmaya çalışan erkeklere karşı her gün her an mücadele verdik. Bu erkekler kimi zaman sokakta tanımadığımız bir erkek, kimi zaman iş arkadaşımız, patronumuz, kimi zaman ve en çok da babamız, sevgilimiz kocamız oldular.”
“Ev yokken bile ev içi emek sömürüsü vardı”
“6 Şubat depremleri sonrasında bu düzenin nasıl işlediğini en ağır biçimde gördük. Evler yıkıldı, binalar yıkıldı, sokaklar, meydanlar yok oldu ama kadınların yaşamı yeniden kurma yükü ortadan kalkmadı. Ev yokken bile ev içi emek sömürüsü vardı. Günler, aylar boyunca kadınlardan yoklukta düzen yaratmaları, çocuklarına, kocalarına, hastalara, yaşlılara, engellilere bakmaları, su olmadan çamaşır, bulaşık yıkamaları beklendi. Şiddet uygulayan kocalarıyla, akrabalarıyla çadır ve konteyner paylaşmaya zorlandılar. Sağlığa, beslenmeye, güvenliğe, haklarına erişimleri olmadan bir seneyi doldurdular. ‘Bize oy vermezseniz işte böyle olur’ lafını işittiler siyasetin en tepesinden. Biz kadınlar bu tehdidi, ‘bana itaat etmezsen dayağı hak edersin’ diyen erkeklerden, ‘o saatte sokaktaysan, öyle giyindiysen, içki içtiysen tecavüzü hak edersin’ diyen erkek medyadan, yargıdan, toplumdan iyi biliyoruz. Bir de bu yıkımın sorumlusu olan belediye başkanları, bakanlar hiç utanmadan yerel seçimde aday oldular”
“Yasaklara kaybedecek hayatlarımız yok”
“Bu siyasetin en üst mertebesinden Aile şuralarıyla, Medeni Kanunu ve Anayasa’yı değiştirme çabalarıyla, toplumsal cinsiyet eşitliğinin tamamen silindiği eğitim sisteminin Diyanet’in etkisi altına girmesiyle örgütleniyor. Bize kapatılan bu sokaklar, ‘Büyük Aile Buluşmaları’ adı altında LGBTİ+ nefreti yayan tarikatlara açılıyor. Onların aile dedikleri, içinde istismara ve şiddete uğradığımız, emeğimizin, bedenizim, varlığımızın yok sayıldığı ve sömürüldüğü bir dayatma. Barınacak bir ev için, geçinebilmek için eşitsizliğe razı gelmemiz bekleniyor. Başka türlüsünü yaşamak ise ‘ayıp’ ve ‘yasak’. LGBTİ+ların film gösterimleri, Kuirfest gibi festivalleri, piknikleri, sergileri bile yasak. Yıllardır var olan Bayram Sokak’ın mühürlenmesiyle transların, seks işçilerinin evlerinde yaşaması, çalışması yasak. Ayıplara, yasaklara kaybedecek hayatlarımız yok!”
“300’ün üzerinde kadın öldürüldü”
“Özetle, paramız olmadığı için erkeklere mecbur olalım istiyorlar. Yoksulluğu gizlemek için buldukları yöntem patriyarkayı pekiştirmek. Bu sırada o ailelerin içinde kadınlar öldürülüyor veya şiddetten kurtulmak için öldürmek zorunda kalıyor, sonra da hayatta kaldığı için en ağır şekilde cezalandırılıyor. 1980’lerden bu yana feminist hareket o kutsal addedilen ailelerde yaşanan şiddeti ifşa ediyor. Erkeklerin şiddetinin devletin uygulamalarıyla meşrulaştırıldığını anlatıyor. Resmi olmayan verilere göre 2023’te de 300’ün üzerinde kadın erkekler tarafından öldürüldü. Sadece iki gün içinde 9 kadın ya evlilik içinde ya boşanmaya çalışırken ya boşandıktan sonra uzaklaştırma kararına rağmen katledildi. Biz erkek şiddetini, şiddetin engellenmeyişini, erkek egemenliğini bir toplumsal sistem olarak ele alıyoruz. Kolluğun görevini yapmadığını, 6284’ün etkin uygulanmadığını, hakimlerin cinsiyetçi yargılamalarını, devlet sığınaklarının yetersizliğini gündeme getiriyoruz”
“İsrail’i kınarken Rojava’yı bombalıyor”
“Bu yıl yine her yanımız savaşla kuşatılmış halde. Gazze’de gözlerimizin önünde açık bir soykırım sürüyor. Bu soykırım Batı dünyasında feminizmle meşrulaştırılmaya çalışıyor. Halbuki işgalle, soykırımla feminizm olmaz! Türkiye bir yandan Filistin’e destek olduğunu söylerken öte yandan İsrail’le ticareti, sürdürüyor. İsrail’e betonu, çeliği, petrolü sağlamaktan geri durmuyor. İsrail’i kınadığını söylerken Rojava’da kadınların çocukların üzerine bombalar atıyor. Bunun üzerine mülteci ve yabancı düşmanlığı sürekli kışkırtılıyor. Göçmen kadınlar her zamankinden güvensiz. Ama tüm bunların karşısında bitiremedikleri feminist dayanışmamız var. Savaşın, patriyarkanın, transfobinin, homofobinin, kapitalist emek sömürüsünün, ırkçılığın olmadığı bir dünyayı hayal etmekten vazgeçmeyeceğiz.”