Milli Eğitim Bakanlığı’na geldiğinden beri ardı ardına yaptığı açıklamalarla, kendisini ‘piyasacı’ olmakla suçlayanlara hakkını vermekte hız kesmeyen Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, geçtiğimiz günlerde de öğrenci ve velileri sevindirecek yeni bir ‘müjdeyle’ karşımıza çıktı: Önümüzdeki eğitim öğretim yılı için ders sayıları düşürülebilir.
2023 Vizyon Belgesi’ni açıkladığı toplantıda, eğitimle ilgili her ay yeni bir proje duyuracaklarını söyleyen Selçuk, “Mart ayında ders sayıları ile ilgili açıklamalar yapılacak. Önümüzdeki yıldan itibaren uygulamaya geçecek. Yaklaşık yarı yarıya bir azalma olabilir” açıklaması yaptı. Hemen akabinde yaptığı açıklamalarla bu uygulamayı, çocukların ‘sosyalleşmesi’ ve meslek hayatına ilk adımları atabilmesi için olanaklar yaratılması olarak özetledi.
Sektörün ihtiyaçlarına vurgu
Bir başka ‘müjde’ olarak da ASELSAN, TAİ ve turizm sektöründeki gibi birçok kurumla yapılan iş birlikleriyle iş garantili yüzlerce lise açılacağını belirten Selçuk şunları söyledi: “Bu liselerdeki çocuklarımız sektörün onlardan beklediği becerileri kazanacak. Türkiye ve dünyadaki iktisadî hayat dikkate alınacak. Bu liseler sabit bir müfredatta olmayacak. Örneğin bilişim sektöründe her yıl büyük değişimler oluyor. Buna göre müfredatlar da güncellenecek. Mart ayında ders sayıları ile ilgili açıklamalar yapılacak. Önümüzdeki yıldan itibaren uygulamaya geçecek. Yaklaşık yarı yarıya bir azalma olabilir.” dedi.
2023 Vizyon Belgesi neler içeriyor?
Piyasalaştırma ve ticarileştirme vurgusu ‘Vizyon Belgesi’nde net bir şekilde ifade edildi.
MEB’in özel öğretim kurumlarında bürokrasinin azaltılması, haksız rekabetin ortadan kaldırılması ve özel öğretim kurumları ile işbirliğinin güçleneceği mesajı, özel okullarının her açıdan kamu kaynaklarıyla desteklenmesi politikalarının sürdürüleceği anlamına geliyor.
Okulların finansman ihtiyacını kendi kaynaklarından (bağışlar, aidatlar vb) sağladığı ve kendi bütçesini oluşturduğu ‘şirket modeli’ benimsendi.
MEB, 2018 yılında Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerine yönelik mesleki uygulama programlarının kapsamını genişletti. Önceki yıllarda, ‘Müezzinlik, imamlık, vaizlik, Kuran öğreticiliği’ ve ‘Manevi danışmanlık’ gibi hizmetleri kapsayan mesleki eğitim programlarına, ‘Manevi Rehberlik’de eklendi. Bakanlık bu yolla imam hatip lisesi mezunlarının çalışabileceği, ‘Manevi Rehberlik’ isimli yeni bir iş kolu tanımlayarak, 2023 Vizyon Belgesi’nin ilk somut adımını attı.
Vizyon Belgesi’nde yer alan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun öğretmenlerin iradesi dışında, onların görüş ve önerileri alınmadan masa başında hazırlanması çalışmaları başlatıldı. Öğretmenlik Meslek Kanunu’ndan beklentiler öğretmenlerin yetiştirilmesi, iş güvencesi, mesleğe alınması, ücretler, emeklilik, sağlık, öğretmenlik mesleğinin temel sorunlarını dikkate alan bir içerikte hazırlanması gerekirken, eğitim emekçileriyle, sendikalar ve alandaki meslek örgütleriyle diyalog kurulmadan, bu konudaki talepler dikkate almadan hazırlıklar yapılmaya başlandı.
Bütçe kesintileri velinin sırtına yüklendi, öğrenci sermaye oldu
2023 eğitim vizyonunun asıl amaçlarını ortaya koyan bir başka uygulama da Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün düzenlediği 2023 Eğitim Vizyonu Uygulama Çalıştayı oldu. Çalıştayda eğitim sorunları değil, meslekî ve teknik okullarda öğrencilerin yapacağı üretim artırılarak okul sermayesine nasıl daha fazla katkı sağlayacağı tartışıldı.
Ankara İl Milli Eğitim Müdürü ve Ankara Valisi’nin de katılımıyla Yenimahalle Tevfik İleri Anadolu İmam Hatip Lisesinde yapılan iki günlük çalıştayda, “2023 Eğitim Vizyonu”nun nasıl uygulanacağı konuşuldu. Çalıştayın 5. masasında “Mesleki Teknik Eğitim” başlığı altında, mesleki ve teknik okullardaki öğrencilerin daha fazla üreterek okulun döner sermayesine katkıda bulunması hedefleniyor. Yurt dışında yatırım yapan patronların ihtiyaç duyduğu meslek elemanlarının yetiştirilmesi, yerli ve milli savunma sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücü yetiştirme de hedefler arasında.
Çalıştaya katılan Eğitim Sen Ankara 1 No.lu Şube Başkanı Sultan Saygılı, “Okulların donatım ihtiyaçlarının çocuk emeği üzerinden üretim ve döner sermaye gelirlerinin artırılmasıyla yürütülmeyeceğini belirtmem üzerine, ‘Peki okulların donanım ve malzeme ihtiyaçları nasıl karşılanacak?’ sorusunun yöneltilmesi beni hiç şaşırtmadı! ‘Çocukların üretime katkısı gerekli ve önemlidir’ üzerinden yürütülen tartışma bir hayli uzadı. ‘Her şeyi de devletten beklememek gerek’ denilerek verilen cevabın ise klasik işgüzarlıktan öteye bir anlamı yok” dedi.
TÜİK’in 2017 yılına ait verilerine göre, Türkiye’de eğitim harcamalarının yüzde 9.8 artarak 176 milyar 452 milyon TL’ye ulaşırken bunun yüzde 19’unın halkın sırtına yüklendiği açıklandı. 2023 eğitim vizyonunda ise öğrenciler sermaye durumunda. Gerçekten de her şeyi de devletten beklememek gerek (!)
Kaynak: Özgür Bir Dünya İçin Kaldıraç/Şubat 2019, Sayı:211