2020 yılında pandemi koşullarında Türkiye’de doğal ve tarihi sit alanlarına HES, JES, kanal, baraj ve maden projelerinin yapılmasının yanısıra ‘güvenlik’ gerekçesiyle ormanların yakılması damga vurdu.
Doğadaki tüm varlıkları birer meta olarak gören kapitalist sistem anlayışı ile yürütülen politikalar sonucunda insanlığın yüz yüze kalmış olduğu iklim krizi ve ekolojik yıkım, geride bırakmak üzere olduğumuz 2020 yılında daha da katlandı. Büyük ekonomik kârlar elde etmek amacıyla hem yerellerde hem de çok uluslu şirketler eliyle yer kürenin dört bir ucunda girişilen dünya adeta sınırsız bir yağmalanma hali içerisinde. Küresel ısınmadan talan edilen ormanlara, solunan zehir oranı her geçen gün artan havadan kurutulan göl ve nehirlere, çoraklaşan toprak, giderek yükselen kıyı deniz seviyesi ve milyonları bulan iklim mültecisi gibi sorunlar gün geçtikçe insanlık için kasvetli bir problem olmayı sürdürüyor.
Gözle görülür, doğrudan hissedilir tüm bu etkilere rağmen ekolojiye dönük talan, yılın ilk aylarından itibaren etkisini sürdürmeye devam eden koronavirüs (Covid-19) pandemisine rağmen hızından bir şey kaybetmedi.
Yeşili, endemik türleri, dereleri, ovaları ile adeta ekolojik bir “cennet” görünümünde olan Türkiye’de ise yıkım en üst perdeden yaşanıyor. 17 yıldır iktidarda olan AKP döneminde doğaya dönük talancı bakış açısıyla neredeyse her deresine HES’ler kurulan, ormanlık alanlara, tarım arazilerine madenler açılan ülkenin yaşam alanlarını yok ediyor.
Kanal ‘İstanbul’u bölecek
Doğal talanın hız kesmeden devam ettiği 2020 yılına, iktidarın “çılgın proje”lerinden biri olan Kanal İstanbul tartışmaları ile başlandı. İstanbul’u ikiye bölecek olan proje, Karadeniz kıyısındaki Karaburun’dan başlayacak, Arnavutköy, Esenyurt, Başakşehir, Avcılar ve Esenyurt’tan geçip Marmara’ya Küçükçekmece’den bağlanacak. Doğal su kaynaklarını ve yaşam alanlarını yok edecek proje için ülkenin birçok şehrinde itiraz dilekçeleri verilmesine rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, hazırlanan Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporunu onayladı. Onaylanan rapor ile birlikte ÇED raporlarının artık birer formaliteden ibaret olduğu gerçekliği ekolojist ve doğa savunucuları tarafından dillendirilmeye başladı.
Rize, Ordu, Hasankeyf
Diğer tarafından maden sahalarının geniş alanlara yayılması ormanların, tarım ve mera alanlarının zarar görmesine sebep oldu. Yine madenin işlenmesi sırasında kullanılan kimyasallar ise suları ve toprağı zehirliyor, halk sağlığını tehdit ediyor. Öyle ki ülkenin en çok yağmur yağan ili olan Rize’de, derelerine türkü yazılan Ordu’da, HES barajları yüzünden dereler akmaz oldu. Binlerce yıllık tarihi ile kültürel bir miras olan Hasankeyf, baraj suları altında kalırken, tarihi sit alanı Ordu’nun Perşembe ilçesindeki Yason Burnu’na giren kepçeler bölgeyi talan etti.
Türkiye termik santral cehennemine döndü
Termik santral cehennemine dönen Türkiye’de, aktif olan 29 termik santralin yanı sıra inşa edilmek istenen 40’tan fazla santral de proje sürecinde. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun Türkiye’deki termik santrallerin doğaya verdiği zararlara dikkat çektiği “Kara Rapor 2020” başlıklı raporuna göre; 2019 yılında hava kirliliği verilerinin bulunduğu 51 ilin yüzde 98’i Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) koyduğu hava kirliliği sınırın üstünde. Şayet Türkiye’de hava kirliliği DSÖ kılavuz değerine indirilseydi, 2019 yılında yaşanan tüm ölümlerin yüzde 7,9’u önlenebilirdi. Raporda ayrıca termik santrallerin yoğunlaştığı Zonguldak’ta yılın yarısında insanların kirli hava soluduğu duyuruldu.
Geçim kaynaklarına darbe
Ekolojik yıkımın en çok etkilediği alanların başında ise tarım geliyor. Fatsa, Soma, Hevsel Bahçeleri gibi alanlarda hayata geçirilen projeler bölgenin en önemli geçim kaynaklarını ağır darbeler vurdu. Bunun en bariz örneğini ise Samsun Çarşamba Ovası. Mahkemenin durdurma kararına rağmen çalışmaları devam eden biokütle santrali için başlayan inşaat, tarımsal açıdan zengin olan bu bölgeyi önemli oranda etkiledi. Denize çok yakın olan bu bölge, kullanacak yer altı suları yüzünden çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya.
Yine Antalya, Muğla, Amasya gibi kentlerde yapılan yoğun HES, maden ve santral çalışmaları tarım ürünlerinde bozulma ve verim düşüklüğüne neden oldu.
Şirketler pandemi de doğayı tahrip etti
Tüm dünyanın pandemi ile mücadele ettiği dönemde Türkiye’de sokağa çıkma yasakları ilan edilmesi de doğal alanların tahrip edilmesine engel olamadı. Yurttaşlar evlerinden çıkamazken, enerji ve maden şirketlerinin çalışmaları tüm hızıyla devam etti. Özellikle Artvin’in Arhavi ilçesinde bulunan ve doğal sit alanı olan Kamilet Vadisi’nde yürütülen çalışmalar, vadideki derelerin aylarca çamur akmasına neden oldu. Endemik bitki türleri ve milli parkları içinde bulunduran vadide yürütülen çalışmalar bölge doğasını yok oluşa götürüyor.
Yine pandemi sürecinde Trabzon’dan Diyarbakır’a, Çanakkale’den Batman’a kadar ülkenin yüzlerce noktasında ekolojik tahribatlar devam etti. Bu süreçte Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), 68 ildeki 766 bölgede maden ruhsatı verilmesi için 24 Ağustos’ta ihale süreci başlattı. Bu ihaleler ile birlikte 2019 yılının başından bu yana 2 bin 685 maden yeri ihaleye çıkarılmış oldu.
Güvenlik gerekçesiyle ormanlar yakıldı
HES, JES, kanal, baraj ve maden projeleri ile girişilen talan, Türkiye’nin diğer bölgelerine nazaran bölge coğrafyasında kendisini “askeri” amaçlarla gösterdi. Batman’da inşa edilen Ilısu Barajı’nda geçen yıl su tutulmaya başlanması ile 12 bin yıllık geçmişe sahip Hasakeyf ilçesi ile birlikte birçok köy sular altında kaldı. Bölgenin bir çok kentinde bahar ve yaz aylarında yürütülen askeri operasyonlar sırasında ormanlık alanlar ateşe verildi. Binlerce hektarlık alan çıkarılan bu yangınlarda küle döndü, bu yangınları söndürmek isteyen yurttaşlar yine kolluk birimlerinin engeli ile karşılaştı.
Çevre politikaları denetlenemiyor
Yılın öne çıkan en önemli gelişmeleri ise “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ve Çevre Ajansı’nın kurulması teklifinin Meclis’te kabul edilmesi oldu. Türk Tabipler Birliği (TTB), elektrik piyasasında yapılan değişikliklerin doğayı ve doğal yaşam alanlarını sömürerek yok eden bir avuç maden ve enerji şirketine yeni imtiyazlar ve teşvikler sağlanacağını duyurdu. TTB hazırladığı raporda, yenilenebilir enerji kapsamının genişletilmesinin hava kirliliğini daha da arttıracağına dikkat çekti. Ekoloji örgütlerinin de tepkisini çeken kanun yasalaşması ile birlikte, maden sahalarının alanları izinsiz genişletilebilecekten, maden ve enerji şirketlerine birçok kolaylık sağlandı.
Muhalefet partilerinin “Paralel Bakanlık” olarak tanımladığın Türkiye Çevre Ajansı ise, uzmanların yorumuna göre, çevre politikalarının kamu denetimine kapatılarak, denetlenemez hale getirilmesinin önü açılacak.
Sel ve heyelanlarda can kaybı yaşandı
Doğanın yönelik bu talan, yurttaşlara yıkım olarak geri döndü. Tarım alanlarının yok olmasının yanı sıra sene içerisinde Rize ve Giresun’da yaşanan sel ve heyelanlar sonucu toplam 13 yurttaş hayatını kaybetti.
Ekolojik yıkımın sonucu iklim krizi derinleşirken, Türkiye’yi de birçok “kara senaryo” bekliyor. Meteoroloji profesörü Miktad Kadıoğlu’na göre; “Türkiye’nin 3’te 2’si yarı kuraktı. 4’te 3’ü kurak bir ülke haline geleceğiz. Daha az su ve daha fazla buharlaşma olacak. 2023 yılında mevcut su potansiyelimizin tümünü kullanıyor olacağız. 2023 yılından sonra su fakiri olmaya aday bir ülkeyiz.”
Tahribatın panoraması
Geride kalmak üzere olan 2020 yılı içerisinde yaşanan önemli ekolojik gelişmeler şöyle oldu:
17 Ocak – Kanal İstanbul projesinin ÇED raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylandı.
4 Mart – Cumhurbaşkanı kararıyla Adana’dan 9, Artvin’den 1, Bolu’dan 3, Erzurum’dan 7, toplamda 14 bin dönümlük alan ‘yayla alanı’ olmaktan çıkarıldı.
9- Mart – Ordu’nun Perşembe-Gürgentepe-Fatsa ilçelerinde 1.967.61 hektarlık alanda maden arama için ihale yapıldı, ruhsat verildi.
31 Mart – Maraş’ın Afşin ilçesinde termik santral için ‘ÇED olumlu’ kararı verildi. Projenin ÇED raporunu ise, Kanal İstanbul’un da raporunu hazırlayan şirket olan Çınar Mühendislik hazırladı.
4 Nisan – Muğla’nın Ula ilçesinde bulunan 30 hektar yetişmiş orman alanının endüstriyel plantasyon alanı olarak belirlenmesinin ardından ağaç kesimi başladı.
6 Nisan – Bartın ırmağı’nın ‘kesin korunacak hassas alanlar’ olarak tanımlanan statüsü ‘nitelikli doğal koruma alanı’na düşürüldü.
13 Nisan – 1. Derece Doğal Sit ve Korunan Alan statüsüne sahip olan Salda Gölü’ne millet bahçesi yapmak amacıyla iş makineleri ile girilip, bölgeye özel kumullar proje kapsamında yapılmak istenen yol ve otopark alanına döküldü. Tepkiler üzerine faaliyet durdu.
27 Nisan – UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren dünyaca ünlü Afrodisias antik kentinin bulunduğu Karacasu’da, JES için ÇED süreci başladı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sitesinden Aydın Valiliği’nin onayı ile Karacasu’nun Ataeymir Mahallesi’nde jeotermal için sondaj ve arama çalışması yapılacağı duyuruldu.
3 Mayıs – Ordu’nun Perşembe ilçesinde bulunan 1’inci Derecede Sit Alanı olan Yason Burnu’na, Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan proje kapsamında kepçelerle yol yapımı başlatıldı.
10 Mayıs – Samsun İdare Mahkemeleri tarafından planları ve ruhsatı iptal edilen Oltan Köleoğlu Enerji’ye ait Çarşamba Biyokütle Enerji Santralı’nın (BES) inşaatı mühürlenerek durduruldu. Mührün kırılarak inşaat faaliyetinin devam ettiğini tespit eden çevreciler, ‘Hukuksuzluğa dur deyin’ çağrısında bulundu.
16 Mayıs – Çekyalı şirket Energo Pro ile Bilsev Enerji Üretim A.Ş. tarafından yapılan Karakurt Barajı ve Hidroelektrik Santral (HES) projesi nedeniyle Kars Sarıkamış’daki Karakurt köyü sular altında kaldı. Yükselen su köyün giriş çıkışlarını kapattı, köylüler mahsur kaldı.
20 Mayıs – Bursa’ya bağlı Yenişehir ilçesi Kirazlı yayla köyü sınırları içindeki alanda Lübnanlı Maden Şirketi Meyra tarafından bakır ve çinko madeni için zenginleştirme tesisi yapılması amacıyla ağaç kesilmeye başlandı.
27 Mayıs – Saros Körfezi’ni bitirme projesi olarak anılan FSRU Liman ve Boru Hattı Projesi hakkında mahkemenin ‘ÇED iptal’ kararına rağmen Bakanlık, Botaş’ın itirazıyla ÇED raporu onaylandı.
10 Haziran – 12 bin yıllık tarihi Hasankeyf’in baraj suları altında kaldıktan sonraki son hali paylaşıldı. Bölgenin suya ve betona gömülen hali büyük tepki topladı.
26 Haziran – Enerji Bakanı Fatih Dönmez, inşaatına devam ettikleri Akkuyu Nükleer Santrali’nin 2023 yılında devreye gireceğini açıkladı.
11 Temmuz – Dersim’de dağ keçilerinin avlanabilmesi için Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından açılması planlanan ihale iptal edildi.
13 Temmuz – Artvin Arhavi’nin Üçırmak ve Pilarget bölgesindeki üçüncü HES için yapılacak santral binasının imarı izni Artvin Belediye Meclisinden AKP’nin oylarıyla geçti.
13 Temmuz – Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Karadeniz Bölgesi’nde 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol projesini durdurdu.
23 Temmuz – Çevre ve Ulaştırma Bakanlıkları tarafından İstanbul Arnavutköy’de bulunan, Kanal İstanbul ve koruma kuşağı sınırları içerisinde kalan orman alanlarının orman vasfının kaldırılması yönünde yasa teklifi hazırlandı.
25 Temmuz – Kazdağları’nda yapılmak istenen altın arama çalışmalarına karşı bölgeye giden ekolojistler, Gelibolu’da yolları kesilerek gözaltına alındı.
23 Ağustos – Giresun’da meydana gelen sel felaketinde 11 yurttaş hayatını kaybetti. TMMOB’un yaptığı açıklamada, selin yanlış su politikaları ve HES’ler, plansız ve çarpık kentleşme gibi etkenler yüzünden yaşandığını kaydedildi.
23 Ağustos – Adana’nın Kozan ilçesine bağlı Kuyubelli Mahallesi’ndeki kızılçam ağaçlarının bulunduğu ormanda yangın çıktı.
24 Ağustos – Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), 68 ildeki 766 bölgede maden ruhsatı verilmesi için ihale süreci başlattı.
26 Ağustos – İzmir’in Çeşme ilçesine yapılmak istenen rüzgar enerjisi santralleri için mahkeme tarafından ‘ÇED geçerli değildir’ kararı iptal edilmesine rağmen, Germiyan Kislecik mevkiinde arkeolojik ve orman alanlarında çalışmalar devam etti.
28 Ağustos – Diyarbakır’ın Hani ilçesinde bulunan 400 yıllık tarihe sahip Gabon Köprüsü, Karayolları’nın yol genişletme çalışması sebebiyle kepçeyle yıkıldı.
10 Eylül – Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde Fimar Madencilik isimli bir firmanın yetkilisi bölge halkının direnişiyle karşılaşınca tehditler savurdu. Firma yetkilisi şahıs, köy halkını ‘Buraya 200 tane asker yığarım’ diyerek tehdit etti.
14 Eylül – Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sinop’ta yapılacak nükleer santral için nihai çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporunu onaylayarak, ‘ÇED olumlu’ kararı verdi.
17 Eylül – Muğla Köyceğiz’de ihaleye çıkan 9 yeni maden sahasıyla, bölgede bulunan 3 ormandan birisine ruhsat verileceği ortaya çıktı.
24 Eylül – Maraş Pazarcık ilçesinde Roma döneminden kalma 3 bin yıllık kaya mezarları ve mağaraların bulunduğu alanda 2 bin hektarlık ormanlık alan kesildi.
9 Ekim – Ordu’nun Fatsa ilçesindeki siyanürlü maden arama çalışmasını yürüten şirketin ruhsat süresi doldu. Fakat yöre halkı ve Ordu Çevre Derneğinin açıklamalarına rağmen maden sahasındaki çalışmalar devam etti.
27 Ekim – Ordu Ünye’nin Yeşilkent, Üçpınar ve Çiğdem köylerinde bir şirket, maden ocağı için sondaj çalışması yapmak amacıyla bu sabah saatlerinde jandarma eşliğinde bölgeye geldi. Köylülerin yolu kapatması üzerine jandarmanın müdahalesi ile onlarca köylü gözaltına alındı. Köylülerin 10 gün boyunca süren eylemlerinin sonunda sondaj çalışmaları ertelendi.
26 Kasım – Ekoloji örgütleri ve uzmanların doğal alanların tahribatının önünü açacağını savunduğu, ‘Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ Meclis’te kabul edildi.
4 Aralık – Muhalefetin ÇED sürecini denetimden muaf tutacağını savunduğu ‘Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ Meclis’te kabul edildi.
5 Aralık – Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ‘Av turizmi’ kapsamında Dersim’de 1 dağ keçisini avlaması için ABD’li Bradley Garrett Van Hoose’a izin verdi.
8 Aralık – Artvin’de Demirdöven, Yaylalar ve Altıparmak köylülerinin daha önce 3 kez kovduğu HES şirketi bu sefer askerle gelerek çalışmalara başladı. Jandarma müdahale etmek isteyen köylülere engel oldu.
10 Aralık – Siirt’in Eruh ilçesinden geçen Zorava Çayı üzerinde yapılmak istenen HES projesinin ÇED raporunun iptali için dava açan 57 köylüye 15 bin TL masraf çıkarıldı.