9.3 C
İstanbul
28 Kasım Perşembe, 2024
spot_img

1987’de JİTEM, 1997’de EMASYA, 2017’de GAMER

İçişleri Bakanlığı bünyesinde Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezleri (GAMER) isimli yeni bir oluşuma gidildi. GAMER, daha önce kurulan ve kimi dönemlerde lağvedildiği belirtilen JİTEM ve EMASYA Protokolü’nü çok daha kapsamlı bir şekilde içeriyor.

Milliyet gazetesi dün yayınlandığı haberde, İçişleri Bakanlığı bünyesinde darbe girişimi gerekçesiyle Güvenlik ve Acil Durum Koordinasyon Merkezleri’nin (GAMER) kurulduğunu yazdı. Yapılanmanın “ülkedeki kalkışmalar, artan terör olayları, yaygın şiddet hareketleri, ağır ekonomik bunalımlar, siber saldırılar, enerji arz güvenliği, milli güvenliği tehdit eden yurtdışı kaynaklı gelişmeler ve doğal afetlere” gerekçesiyle gerçekleştirildiği ve GAMER’in güvenlik kaynaklı acil durumlara ilişkin tedbirlerin ülke düzeyinde etkin şekilde gerçekleştirilmesi amacı taşıdığı belirtildi.
Kuruluşu 12 Nisan 2017 tarihinde çıkarıldığı belirtilen “yönergeye” dayandırılan GAMER’in yönetim ve koordinasyon açısından oluşan boşlukları doldurmayı amaçladığı belirtildi. Merkezin güvenlik kaynaklı durumlara ilişkin “senaryolar oluşturacağı ve bunları gerçekmiş gibi tatbik edeceği” belirtilirken, GAMER’in kuruluş öncesinde ve sonrasında ne tür durumları “senaryolaştırdığı ve bunları gerçekmiş gibi tatbik ettiği” ise soru işaretlerine neden oldu.
HER TÜRLÜ İLETİŞİM İZLENMEYE ALINACAK
Ayrıca GAMER yapılanmasına göre GSM, uydu ve telsiz, emniyet, jandarma ve sahil güvenlik bölgelerindeki bilgi, veri ve görüntü sistemleri üzerinden entegre sağlanabilecek. Böylece, her türlü iletişim tek elden izlenebilecek. Yine merkez, kamu binaları, havaalanları, liman, lojistik alanlar, sanayi bölgeleri, alışveriş merkezleri, enerji tesisleri, benzin istasyonları, spor kompleksleri, stadyumlar, yolcu ve yük terminalleri, gar, kültür ve kongre merkezleri, ticari kompleksler, otel, pansiyon ve öğrenci yurdu gibi insanların yoğun olarak kullandığı alanlar kesintisiz ve görüntülü bir şekilde izlenmeye alınacak.
GÖÇ VE NÜFUS HAREKETLERİNİ DE ORGANİZE EDECEK
Yayınlanan GAMER şemasına göre, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik, Emniyet Müdürlüğü, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, Bakanlık Merkez birimleri, kimi özel sektör kuruluşları gibi oluşumlar entegre bir işleyiş ile merkeze bağlanacak. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile Nüfus İşleri Genel Müdürlüğünün bu merkeze bağlanması, “toplumsal alt-üst oluşlar durumunda göç ve nüfus hareketlerini kontrol etmeye” yönelik olduğu belirtiliyor.
Bu yapılanma bünyesinde “Bilgi ağı” diye tabir edilen bir “istihbarat sistemi” de kuruluyor.
JİTEM VE EMASYA’YI İÇERİYOR
GAMER oluşumu, 1987 yılında kurulan ve uzun yıllar varlığı kabul edilmeyen JİTEM ile 1997 yılında kurulan, daha sora resmen kaldırılmasına rağmen yeniden hayata geçirilen EMASYA Protokolü’nü aratan bir yapılanmaya denk düşüyor. GAMER, istihbarat ve askeri yapılanması ile JİTEM’i, olaylara müdahale etme yönüyle de EMASYA Protokolü’nün entegre eden bir yapılanma olarak ortaya çıkmış durumda.
JİTEM’İ KABUL EDEN DEVLET ŞİMDİ RESMİLEŞTİRİYOR
1987 yılında Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na bağlı olarak “Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Grup Komutanlığı (JİTEM)” adıyla kurulmuş ve bu yapılanma sonrasında bölgede 17 bin 500 civarında faili meçhul cinayet yaşanmıştı. Yıllarca varlığı kabul edilmeyen JİTEM, Cem Ersever anılarında, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen kimi davalarda devlet tarafından yıllar sonra varlığı kabul edildi.
ÖNCE JİTEM, SONRA EMASYA ŞİMDİ DE GAMER
JİTEM’in kurulmasından 10 yıl sonra bu kez 1997 yılında resmi olarak “Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma” ifadelerinin kısaltılmışı olan EMASYA Protokolü hayata geçirildi. 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/D maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak toplam 27 maddeden oluşan EMASYA Protokolü özellikle Kürt kentlerindeki gelişmeler dikkate alınarak hazırlandı. Protokol, “Gerekli görülen durumlarda, iç asayiş olayları ve güvenlik durumlarında askeri güçlerin nasıl devreye gireceğini düzenler. EMASYA Protokolü gereğince, valilerden alınan izin ve onaylarla, iç güvenlik harekâtları ve bölgelerinde polis özel harekât timleri, köy korucuları, jandarma iç güvenlik birlikleri ve jandarma birimleri bölgedeki en yüksek Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) birimine bağlanırlar. Polis özel harekât timleri, EMASYA Bölge ve Tali Bölge Komutanlıklarının emrine; geçici köy korucuları, bölgedeki ilgili Jandarma Komutanlığı’nın emir-komutasında olmak üzere, yine EMASYA Komutanlıklarının emrine verilir. Bu nedenle, bu tip durumlarda jandarma birimleri mülki işleri bakımından da İçişleri Bakanlığı’na değil, askeri otoriteye bağlı hale gelir” hükümlerini içeriyordu.
GETİR GÖTÜR YASASI
AKP bu protokolü 4 Şubat 2010 tarihinde “darbeye zemin sunduğu” gerekçesiyle kaldırdı. Ancak kaldırılmasına rağmen bu protokolün bütün hükümleri bölgede hayata geçirildi. 24 Temmuz 2015 tarihinde başlatılan savaş süreci ile birlikte yine 5442 sayılı yasaya dayanılarak sokağa çıkma yasakları ilan edildi ve yönetim fiilen askere verildi. Halen de bölgede otorite askerde bulunuyor. Oysa Erdoğan, protokole ilişkin, “Böyle protokol olamaz, olmayacak. Bu işi bitireceğiz” kullanmış ve AKP’li yetkililer bu protokolün bir daha asla geri gelmeyeceğini ifade etmişti.
DARBE YASASINI YENİDEN GETİRDİLER
Daha sonra protokolün kimi hükümleri İç Güvenlik Yasasına yedirildi ve hayata geçirildi. Bu da yetmeyince ve AKP savaşı fiilen bu protokole göre yürütünce, protokolü yeniden hayata geçirme kararı aldı. Protokol Başbakan Binali Yıldırım imzasıyla “Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu” ile geri getirildi. “Darbeye zemin sunuyor” diye kaldırılan ve yeniden Meclis’e sunulan protokol, 13 Temmuz 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından onaylanarak yürürlüğe sokuldu. Bu düzenlemenin yürürlüğe sokulmasından iki gün sonra “15 Temmuz darbe girişimi” yaşandı.
ÖCALAN BU GÜNLERİ GÖRMÜŞTÜ
PKK Lideri Abdullah Öcalan, EMASYA Protokolü iptal edildikten hemen sonra 13 Mayıs 2010 tarihinde avukatlarıyla yaptığı görüşmede, Gladyo’nun Tansu Çiller döneminde özerk bir yapıya dönüştürüldüğünü hatırlatarak, “O dönem Güreş’e karşı çok büyük rahatsızlıklar da vardı. ‘98’de bizim gerçekten artık yenildiğimizi düşünüyorlardı. Bu Gladyo daha sonra Ecevit’i de tasfiye etti. Daha sonra o 2002-2004 döneminde bizi parçalama politikasını yürüttüler. Bizi tasfiye edeceklerini düşünüyorlardı, AKP bunu bekliyordu. Bugün de Dördüncü aşama yaşanmaktadır. Bu, en tehlikeli olan aşamadır. AKP ile Gladyo Kürtlere karşı mücadeleyi birlikte yürütüyorlar” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Öcalan, daha sonra yaptığı bir başka değerlendirmede de şunları söylüyordu: “Yeri gelmişken bir özeleştiri yapmak istiyorum. Geçen hafta da bu konuya kısaca değinmiştim. Ben Ergenekon davasıyla içeri alınanların daha çok çözüm karşıtı, savaş kışkırtıcılığı yapanların olduğunu sanıyordum. Ancak ondan sonraki siyasi gelişmeler dikkatle incelendiğinde amacın çözüm karşıtı güçlerin tasfiyesi olmadığı görülüyor. Daha ziyade deşifre olmuş, bilinen kesimler tasfiye edildi. Ama AKP, dışarıda olup da deşifre olmamış çözüm karşıtı güçlerle anlaşıp kendi Gladiosu’nu-hegemonik gücünü inşa etmenin adımlarını atıyor. AKP bu Ergenekon konusunda kamuoyunu aldatıyor. Görüntüde çözüm karşıtlarını tasfiye ediyor gibi görünse de, özünde çözüm karşıtlarıyla anlaşmıştır.”
Kenan Kırkaya – dihaber

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol