13 ülkeden 218 parlamenter, dün (Cuma) İlerici Enternasyonal’in eşgüdümünde yayımladıkları bir açık mektupta, “ülkeleri[nin] İsrail Devleti’ne silah satışına son verdirmek” için çaba göstereceklerine söz verdiler.
Siyonist İsrail’e silah veya silah parçaları ihraç eden ülkelerin parlamentolarında görev alan parlamenterler açıklamalarında “İsrail’in uluslararası hukuku ağır bir biçimde ihlaline ortak olmayacaklarını” savunuyor ve bunun yerine İsrail’e silah ambargosu çağrısında bulunarak “ülkeleri[nin] İsrail’i silahlandırmasını durdurmak üzere [kendi] yasama organlarında derhal ve eşgüdüm içinde harekete geçme” sözü veriyorlar.
İlerici Enternasyonal’in bir araya getirdiği imzacılar, İsrail’e silah veya silah parçaları ihraç eden ABD, Birleşik Krallık, Almanya, Kanada, Fransa, İspanya, Hollanda, Belçika, Brezilya, Avustralya, Türkiye, Portekiz ve İrlanda parlamentolarının üyeleri. Aralarında halen ya da daha önce partilerinin liderliğini yapmış on parlamenter de var. Çağrıya katılan önde gelen siyasetçiler arasında ABD Temsilciler Meclisi üyesi Rashida Tlaib, Birleşik Krallık İşçi Partisi eski Lideri ve PI Konseyi üyesi Jeremy Corbyn, Avustralya Yeşiller Partisi Lideri Adam Bandt, Boyun Eğmeyen Fransa (La France Insoumise) Koordinatörü Manuel Bompard, Belçika İşçi Partisi Başkanı Peter Mertens, Kanadalı milletvekili ve İlerici Enternasyonal Konseyi üyesi Niki Ashton ile Brezilyalı Kongre Üyesi ve İlerici Enternasyonal Konseyi üyesi Guilherme Boulos, Almanya Die Linke eski lideri Bernd Riexinger, İspanya Podemos lideri Ione Belarra, Hollanda Sosyalist Partisi lideri Jimmy Dijk, İrlandalı milletvekili Thomas Pringle, Halkların Demokratik Partisi eski eş başkanı Sezai Temelli ve Portekiz Sol Blok Ulusal Koordinatörü Mariana Mortágua da yer alıyor.
Parlamenterlerin eylemine Boyun Eğmeyen Fransa’nın kurucusu Jean-Luc Mélenchon, İspanya Devlet Bakanı Pablo Bustinduy ve Hindistan’ın önde gelen siyasetçilerinden Jignesh Mevani de destek veriyor.
Mektubu Türkiye’den aralarında Sezai Temelli, Sevilay Çelenk, Cengiz Çandar, Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Sezgin Tanrıkulu’nun da bulunduğu, DEM ve CHP’den 15 Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi imzaladı.
Dünyanın en yüksek mahkemesi olan, BM yargı organı Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail’e karşı Soykırım Sözleşmesi davasında verdiği ara kararın geçtikten sonra yayımladıkları mektupta parlamenterler, bu kararın ardından “silah ambargosunun ahlaki bir gerekliliğin ötesine geçerek bir yasal zorunluluk haline geldiğini” savunuyorlar. Bu hafta BM uzmanları da benzer bir açıklamayla “Gazze’de kullanılmak üzere İsrail’e yapılacak her türlü silah ve mühimmat sevkiyatının uluslararası insancıl hukuku ihlal edeceğini ve derhal durdurulması gerektiğini” savunmuşlardı.
Parlamenterlerin eylemi, hali hazırda İsrail’e silah satışının yasadışı olacağı konusunda giderek kökleşen bir kabulü de beraberinde getiriyor. UAD kararının ardından Japonya’nın önde gelen genel yatırım ve ticaret şirketi Itochu ve lojistik devi Kuehne + Nagel İsrail’in en büyük silah şirketi Elbit Systems ile ilişkilerini kesti, Belçika’nın Valon bölge hükümeti İsrail’e iki silah ihracat lisansını askıya aldı ve bir Hollanda mahkemesi de hükümetin İsrail’e F16 savaş uçağı parçaları tedarikini durdurmasına karar verdi.
13 ülkeden 218 parlamenterin açık mektubu*
Biz, aşağıda imzası bulunan parlamenterler, ülkelerimizin İsrail Devleti’ne silah satışına son vermesi konusundaki kararlılığımızı beyan ediyoruz.
Bombalarımız ve mermilerimizin Filistinlileri öldürmek, sakat bırakmak ve mülksüzleştirmek için kullanılmaması gerekir. Ancak kullanılıyor: ülkelerimiz tarafından üretilen ya da gönderilen ölümcül silahlar ve parçalarının, İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da, 30 bini aşkın insanın hayatına mal olan Filistin’e yönelik saldırılarına yardımcı olduğunu biliyoruz.
Bekleyemeyiz. Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail Devleti’ne karşı Soykırım Sözleşmesi davasında verdiği ara kararın ardından, silah ambargosu bir ahlaki gerekliliğin ötesine geçerek yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.
İsrail’in uluslararası hukuku ağır bir şekilde ihlal etmesine ortak olmayacağız. UAD, İsrail’in öldürmemesini, zarar vermemesini ya da “[Filistinlilere] fiziksel yıkıma yol açacak yaşam koşullarını kasten [uygulamamasını]” emretmiştir. Bunu reddediyorlar. Bunun yerine, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin “zaten insani bir kabus olan durumu katlanarak arttıracağı” uyarısında bulunduğu, Refah kentine yönelik planlı saldırıya devam ediyorlar.
Bugün biz bir duruş sergiliyoruz. Ülkelerimizin İsrail’i silahlandırmasını durdurmak için kendi yasama organlarımızda derhal ve koordineli bir şekilde harekete geçeceğiz.