Ankara 10 Ekim Gar Katliamı davasında verilen kararlara itiraz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bir kısım sanıklar yönünden bozma kararı vermesi sonrası usulen gerçekleşen duruşma Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmada ilk sözü alan avukat Senem Doğanoğlu, 10 Temmuz 2017 tarihli dosyada Mustafa Budak’ın yaşamını kaybettiğine dair belgeler sunulduğunu hatırlattı ve bir kısım 10 Ekim yaralılarının davaya katılma taleplerine dair konuştu.
Bu esnada SEGBİS üzerinden Doğanoğlu’nun sözünü kesen sanıklar Metin Akaltın ve Yakup Şahin, “Biz avukatları dinlemek istemiyoruz, duruşmalara katılmak istemiyoruz” dedi ve ayrılmak için izin istedi. Mahkeme başkanı, iki sanığa da SEGBİS salonundan ayrılması için izin verdi.
Av. Doğanoğlu: “Olay anı görüntüleri en önemli deliller”
Avukat Senem Doğanoğlu, Mustafa Budak yönünden ailenin dinlenilmesi ve olay yeri ve zamanının ATK tarafından 3 boyutlu canlandırılmasını istedi. Olay yeri inceleme ve bomba imha ekiplerinin de tanık olarak dinlenmesi gerektiğini söyleyen Doğanoğlu, “Yargıtay’ın eksik araştırma nedeniyle bozduğu kısımlar için olay yerinde toplanan dijital materyallerin getirilmesini istiyoruz. Olay anına dair çekilen görüntüler, en önemli delillerden biridir. ATK bunu yapabilecek potansiyele sahip” dedi.
Av. Işık: “200 klasör nasıl bu kadar kısa sürede incelendi”
Dava dosyasının büyük ölçüde onandığına işaret eden avukat İlke Işık, “Ülkenin en büyük katliamına dair yargılamada büyük oranda iç hukuk kapatıldı. Hangi dosya bu kadar hızlı sonuçlanıyor? 200 klasörden bahsediyoruz. Tefrik edilen dosyayla bu sayı çok daha arttı. Yargıtay bu kadar kısa sürede nasıl inceledi? Kimin bu davaya dahil olmadığı üzerine kafa yormuşlar. Mitinge katılan, katılmayan tartışması yürütmüşler. Yargıtay kararı, ‘Türkiye’deki IŞİD yapılanması normal. Ülkenin sınırını DAİŞ kontrol ediyor, bu da normal. Ankara Emniyeti hiçbir güvenlik almamış bu da önemli değil’ demiş ama bu dosyaya katılma talebi olan kişi ve kurumların talebini normal olarak görmemiş” dedi.
Av. Işık: “Katliamı sanıklar tek başına gerçekleştirmedi”
Yargıtay kararında yaralı Mahsum Alpar’ın polisin attığı gaz kapsülüyle yaralandığı bilgisi olduğuna dikkat çeken Işık, şöyle devam etti: “Kamu görevlilerinin sorumluluğuna bu saatten sonra yok diyebilecek misiniz? Diyemezsiniz. Sağlık ekipleri geç gitti. Onlara dair bile soruşturma açılmadı. Bu katliam sadece SEGBİS’te bulunan sanıkların tek başına gerçekleştirdiği bir katliam değil. Polisler neden alana girdi? Neden gaz kullandılar? Bu emirleri kim verdi? Bu soruların tartışılmasını istiyoruz. Ülkedeki herkes ’10 Ekim 2015 tarihinde ne oldu’ diyor. Elimizdeki Yargıtay kararı adalete dair hiçbir şey olmadığını söylüyor.”
Sonrasında söz alan savcılık, bozma kararına uyulmasını, 2018/287 sayılı dosya ile birleştirilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devam etmesini ve eksik hususların giderilmesini talep etti.
Ardından tutuklu sanıklara söz verildi. Sanık Talha Güneş, “Hiçbir şey fark etmiyor. Allah’ın izniyle çıkacağız” derken, sanık Hacı Ali Durmaz “Sayenizde daha da bilendim. Cezaevinde daha inançlı oldum” ifadelerini kullandı. Sanık Erman Ekici ise tahliyesini istedi.
Bozma ilamına uyulacak, dosyalar birleştirilecek
Verilen yarım saat aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, bozma ilamına uyulmasına, dosyanın 2018/287 sayılı dosya ile birleştirilmesine, Mustafa Budak’a ait tedavi evraklarının ATK’ye gönderilerek illiyet bağı ile ilgili rapor alınmasına, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak MOBESE kayıtlarının istenmesine, Merve Can ve Tayyip Yıldırım’ın bomba tesiri alanında kalıp kalmadığının bilgisinin alınmasına, ikisinin illiyet bağına dair ATK’den rapor alınmasına, 7 yıldır yapılmayan olay yeri incelemenin yapılmasına, bomba imha ekipleri ve olay yeri inceleme ekiplerinin tanık olarak dinlenilmesinin birleştirilen dosyada değerlendirilmesine, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin “kaçma şüphesi” nedeniyle devamına ve Erman Ekici hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırma” suçlamasıyla suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
