10 Ekim Ankara Katliamı’nın firari sanıkları yönünden ayrılan dosyasındaki 24’üncü duruşması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Emek Partisi (EMEP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), CHP, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi yöneticilerinin yanı sıra birçok kurum temsilcisi duruşmaya katıldı.
Ana davadan tutuklu sanıkların 4’ü Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığı duruşma, kimlik tespitinin ardından başladı.
Savcı mütalaasını sundu
“İnsanlığa Karşı Suç” tanımına ilişkin uzman raporlarının okunmasının ardından iddia makamı esasa ilişkin mütalaasını sundu. İddia makamı, sanık Erman Ekinci’nin “Anayasal düzeni ihlal”den, diğer sanıkların “Kasten öldürme” suçundan cezalandırılmasını isterken, 10 sanık hakkında ise beraat talebinde bulundu. Savcı, ayrıca mütalaasında Erman Ekici hakkında “İnsanlığa karşı suç”tan ise ceza istemedi.
Ailelerden tepki
Mütalaanın ardından katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, mahkeme heyetine “8 yıldır ciğerimiz yanıyor. Bu kadar vicdansızlık olamaz. Vicdan. Sonuna kadar bilin ki tüm dünya bu davayı takip ediyor ve tüm katillerin bunlar kamuoyu görevlileri de olmak üzere, ellerimiz yakalarında olacak. ‘İnsanlığa karşı’ suçun tanımı daha ne olabilir yüzlerce insan öldü” tepkisinde bulundu.
“Mütalaa verilecek aşamada değiliz”
Okunan mütalaaya karşı söz alan avukat Erkan Ünivar da, “Esas hakkında mütalaaya ilişkin ilk etapta şunu söyleyelim, sonra söz alacağız. 8 yıldır söylüyoruz; hala deliler toplanmadı. Esas hakkında mütalaa verilecek bir aşamada değiliz. Hala dosyaya deliller geliyor ve bu aşamada esasa dair mütalaa verilemez. Savcı ısrarla eski mütalaayı esas alıyor. Patlama emrinin İbrahim Bala’dan alındığı ısrarla söyleniliyor fakat bunun böyle olmadığını isimle, delille açıkladık. Tercüman aracılığıyla yabancı birinden alınmış talimat ama hala sunduğumuz deliller okunmuyor, dikkate alınmıyor ve ilk aşamadaki iddianame ile yargılama yapılıyor. Bununla yargılama yapılamaz ve hüküm kurulamaz. Bu, dosyaya gelen bütün delilleri yok saymaktır” diye belirtti.
“Bilgi ve belgeler saklanıyor”
Ünivar, yargılamaya ilişkin daha sonra şunları belirtti: “Kamu görevlilerine ilişkin Gaziantep’e başvurmadan önce sizden de Gaziantep Emniyeti’nin buradaki sorumluluğuna ilişkin delillerin toplanması için talepte bulunduk ama bu talebimizi reddettiniz. Bilgi ve belgeler bizden hala saklanıyor. Emniyet bu katliamı izledi. Yakup Şahin’in emniyet tarafından izlendiğini örneğin bilmiyorduk ve bu yeni bir delil olarak yer alıyor. Bunu değerlendirmeniz gerekir. İstihbarat zafiyetinin olup olmadığı tartışması yaşanıyordu ancak o dönem siyasilerin açıklamalarına baktığımızda Ahmet Davutoğlu bazı açıklamalar yapmıştı; ‘Türkiye’de intihar eylemi yapacak isimlerin listesi dahi var, bunları takip ediyorsunuz…’ Yani isim biliniyor demektir bu. İstihbarat bilgisi vardı ama buna rağmen müdahale edilmedi. Devletin ve kamu görevlilerinin bu katliamda sorumlu olduğu açık bir biçimde ortaya çıkmıştır. O nedenle bilgi ve belge taleplerimizi artık bu katliamın aydınlatılması için kabul edilmesi gerekiyor.
“Emniyet yalan beyanda bulundu”
Yakup Şahin’in telefon konuşmalarının emniyet tarafından dinlendiği de ortaya çıktı. Yakup Şahin hakkında iletişime müdahale tedbir kararlarını talep ettik ama mahkemeniz defalarca reddetti. Kayıtları alamadık ve 2022 yılında Gaziantep Emniyeti bu kararın olmadığını, iletişime müdahale tedbir kararları olmadığını söylüyor. Ama aynı şekilde müfettiş bu belgeleri talep edince evet tedbir var diyor. Yani Gaziantep Emniyeti açıkça mahkemenize yalan beyanda bulunuyor. Size ‘yok’, müfettişe ‘var’ diyor. Mahkemenizi yanıltıyor ve bu konuda suç duyurusunda bulunmanızı istiyoruz. Dava sonucu ulaşabildiğimiz müfettiş raporunu dahi emniyet, sansür uygulayarak bize teslim etti. Kendi hazırladıkları raporu bile sansürlediler neden çünkü sorumlulukları var, ortaya çıkacak şeyler var. Aradan 8 yıl geçti hala polisin teknik takibe aldığı 3 kişinin isimlerini dahi bilmiyoruz ulaşamıyoruz. Açık açık bu katliamın delilleri emniyet ve savcılık tarafından gizlenmiştir. Savcılar da bunu gizliyor, delilleri saklıyorlar. Bu nedenle yargılama başından beri gerçek sanıklarla, gerçek delillerle yapılmıyor artık bu tutumdan çıkmanızı bekliyoruz. Buradaki ailelere borçlu olduğunuz bir adalet var. Bu gerçeklere rağmen ‘önümüze gelen 14-15 IŞİD’liyi yargılarız ve bu dosyayı kapatırız’ diyemezsiniz.”
“Tarihe nasıl geçeceksiniz?”
Esas hakkında bugün beyanda bulunmayacaklarını ve heyetin davayı bitirmeye yönelik yaklaşımına değinen dava avukatları, “Bugün beraat verirseniz ‘Anayasal Düzeni İhlal’ suçundan da veremezsiniz. Bu aşamada, ‘İnsanlığa Karşı İşlenen Suç’tan ilk iddianame hazırlanan bu davada beraat veren heyet olarak mı, yoksa 10 Ekim Gar Katliamında ‘İnsanlığa Karşı İşlenen Suç’tan ceza veren ilk heyet olarak mı tarihe geçeceksiniz? Sorumuz budur” diye belirtti.
Verilen aranın ardından başlayan duruşma devam ediyor.